Quantcast
Channel: Görkem Karman Abat
Viewing all articles
Browse latest Browse all 518

Bebek Sonrası Güncelleme...

$
0
0




En son Aralık'ta yazmışım yahu. Sonrası zaten hastalık, hastane, doğum, ay emdi, ay emmedi, tansiyon, lohusalık filan. Beni Youtube'dan da takip ettiğinizi varsayarak oraları atlıyorum. Mercan 5,5 aylık oldu. Buraya yazmadığım neredeyse 9 ayda neler oldu, neler. 

Hepsini anlatmayacağım, korkmayın. Yazmaya ne sabrım, ne sizin gözleriniz, ne benim zihnim ve parmaklarım dayanır. :) Aa, biraz anlatacağım ama söyleyeyim. Şöyle sohbet eder gibi genel bir güncelleme yapmak istiyorum. Instagram'da yazı karakteri sınırlaması olduğundan yine koştum geldim günceme. 

Kısa bir özetle; son ayları endişe dolu geçen gebeliğimin sonunda, kızıma sağlıkla kavuştum. Kavuştuk. (Videosu burada.) Doğumda ve sonrasındaki sancılı süreçte (Preeklampsi rahatsızlığım doğumdan sonra 2 ay daha devam etti.) en büyük destekçim Sezgi'ydi. O olmasaydı bu kadar çok şeye göğüs geremezdim, biliyorum kendimi. Bebeğin dünyaya, bize, yeni beslenme şekline adapte olması yeterince güçken, benim kendimi ona yeteceğime inandırmam da epey zor oldu çünkü sütüm hemen istediğim miktarda gelmedi. Bu süreçte de alakasız insanların, akrabaların dediklerine kulaklarımı kapatamadım. Tecrübesizlik işte. Çok üzdüm kendimi, zona oldum. Vücudumda ağrılı yaralar çıktı. Meme uçlarımdan biberona kan damlayana kadar sağdım, çok yordum bedenimi ve beynimi. Eğer şu anda benzer bir süreç yaşıyorsanız, lütfen ama lütfen kimseyi umursamayın. Kendinizi hırpalamayın. Bebeği kanlı canlı kucağında olan hiç kimse başka şeylere üzülmesin çünkü her şey yoluna giriyor. Süt, anne mutlu olunca geliyor. Gelmezse de dünyanın sonu değil. Her bebek bir şekilde doyuyor. Anne mutluysa bebek de mutlu. Ne kadar doğruymuş bu söz, şimdi anladım.





Neyse işte, sonra beslenmeyi hallettik, benim doktor kontrollerim devam etti çünkü tansiyonum biraz geç düzeldi. Gebelik boyunca çok düşünceli bir şekilde yakamdan düşen panik atak; hamileliğimin son dönemindeki ihtimaller, geçirdiğim rahatsızlıklar, doğum sonrası süreci vs. sebebiyle kat be kat büyüyerek önüme bir kaya gibi düştü. Bu da kendimi daha kötü hissetmeme sebep oldu çünkü bebekten sonra değişik bir psikolojiye büründüm. 'Ben iyi olmalıyım'çünkü ben iyi olmazsam kızıma iyi bakamam. O yüzden başım ağrısa korktum. Saçma sapan bir psikoloji işte. 

Can sıkıcı kısmı daha fazla uzatmayacağım. Günlerim mis gibi bir kokuyla geçiyor. Allah isteyen herkese tattırsın, kimsenin kucağını boş koymasın. Öncelikleri nasıl da değişiyormuş insanın. Ben ki bencilimdir, şimdi bambaşka bakıyorum her şeye. Sanki annelik beni daha sabırlı, daha şefkatli, bir o kadar da kaplan gibi yaptı. (İnşallah Mercan büyüyünce okur bunları. Okuyorsan, seni çok seviyorum ben.) 

Bir yenidoğanla kendine ne kadar bakabilirse bir insan, fazlasıyla baktım bence. Kendime daha fazla kıymet vermeye başladım. Tuvaletteyken makyajımı yaptım, yapabildiğim kadar tabii. Bir kalem, maskara bile insanın modunu değiştiriyor. Bir de kendi suratımı renkli görmek, kendimi daha iyi ve güne motive hissettiriyor. Daha renkli kıyafetler aldım. Uzun zamandır okumadığım kadar kitap okudum. Ne kadar özlemişim aslında. İnternet elimin altında olduğundan beri kitap sevgim körelmişti. Şimdi yine, benim için bir terapi. Vakit bulup okuduğumda, sayfaların içine girip başka başka duyguları yaşıyorum. Uykumdan bir yarım saat feragat etmek hoşuma gidiyor. Bu arada zumbaya başlıyorum. Eylül sonunda çıkçıkı çık çıkı çık! Hedefim kilo vermek değil, kiloları istemesem de verdim zaten. Maksat zihnim dinlensin, arkadaşlarımla eğleneyim.

Youtube'a ayıracağım zamanım hiç olmadı. Her şeyi inatla kendim yapmak istediğim için, hiçbir şey yapamadım. :D Video için hazırlan, çek, montajla, yükledikten sonra ilgilen = 6-7 saat. Ben kuru şampuanla bir hafta geçiriyorum, ne videosu. Anca ufak ufak ürün yorumladım Instagram'da. Temmuz'da bir vlog çektim ama sonu istediğim gibi olmadı diye düzenleyip yüklemedim. Çok istesem zar zor da olsa yapabilirdim ama tüm enerjimi bebeğime ve aileme ayırmak istedim, yalan değil ve bu durumdan da şikayetçi değilim. İşbirliklerimi ve anlatmak istediklerimi Instagram üzerinden yürüttüm bu süreçte.

(Var ya, yazdıkça yazasım geliyor ama uzatmayacağım. Kolik, kedi, uyku düzeni filan, ohoo, bir sürü konu başlığı buldum aslında. Bloguma her uğradığımda böyle oluyor. 'Neden daha çok yazmıyorum yaa?' diyorum. İzlemek hepimiz için daha kolay olsa da, ben kelimeleri videolardan daha çok seviyorum.)




Bu yaz güzel tatil yaptım ama, Mercan da çok uyumlu, çok yardımcı oldu. Bir de yakın zamanda Mersin planımız var, bakalım. Haftaya da ipek kirpik randevum var. 4 senedir her yaz başı araştırıp vazgeçiyorduk Yeşim'le. Bu sefer yaptırıyoruz. Sizi o konuda da güncellerim dilerseniz. 

Söz ya da tarih vermek istemesem de (Çünkü gerçekleşmediğinde içim içimi yiyor.) video çekmeyi planlıyorum, evet. Çünkü benim için bir nebze daha rahat bundan sonrası. Neden mi?

Çünkü ailemize bir süre önce yeni birisi katıldı. Adı Maya. Evimizin yeni yardımcısı, daha çok benim arkadaşım, Mercan'ın ablası. 

Öyle aşırı sosyal bir çift değiliz, ikimiz de fazlasıyla evcimeniz Sezgi'yle ama haftada 1-2 bir şeyler yapmak istiyor insan. Konsere gittik mesela, aşkım Mabel Matiz. Annem bize geldi, o baktı Mercan'a. Yemek + sinema yaptık mesela (Ben sinemada uyudum, resmen horlaya horlaya uyumuşum.) anneme bıraktık Mercan'ı. Bunu daha sık yinelemek istediğimize karar verdiğimizde ya da karşılıklı yemek yemek istediğimizde her seferinde annemi çağırmak, görüşmeye gitmem gerektiğinde 'Anne sen de gel, Mercan'ı tutarsın, ben görüşürüm.' demek ya da en basiti regl olup yatak döşek yattığımda, bir telefonumla hiç gocunmadan geleceğini bildiğim halde, annemden sürekli bunu istemek bana kendimi çok kötü hissettirdi. Bir de kendimce kurduğum düzeni bozmamak adına annemden bir şeyler istemek (Anne şu sütü şöyle yapıp ver, hayır hayır, sakın uyuması için sallama vb.) sanki onun tecrübesine saygısızlık ediyormuşum, sanki kırılacakmış gibi bir his uyandırdı ve bu şekilde yaptığım toplantıdan da verim alamadım.) Böyle olunca, benden önce eşim bunu düşündü ve yardımcı işini teklif etti. Başta pek sıcak bakmasam da, birkaç kısa deneme sonrası 'ı-ıh, bize göre değil' desem de, sanırım yolumuz doğru insanla kesişti. 





Birbirimize alışmamız zaman aldı ama şimdi oldu. Maya bizde çok uzun soluklu çalışmayacak, baştan öyle anlaştık çünkü onun da 3 tane kızı var ve onların yanına dönmeyi planlıyor. Peki Maya benden hangi yüklerimi alıyor? Sabah alt katı süpürüyor, evimiz çok toz tuttuğu için toz alıyor. Sonra ben Mercan'ı alıp aşağı iniyorum. Maya onunla ilgilenirken elimi yüzümü yıkayıp bir lokma bir şey yiyorum. Eğer Mercan gece sık uyandıysa çok uykusuz oluyorum. Sezgi'yi yolcu edip duşuma giriyorum, vakit olursa biraz kestiriyorum. Ben Mercan'ı devralıyorum ve Maya yukarı katı toplayıp süpürüyor. Sonra beraber dışarı çıkıyoruz. Ben Mercan'ın çantasını geceden hazırlamış oluyorum. Maya'ya bakıcı demeyeceğim çünkü bana gerçekten yardımcı. Hiç böyle olacağını tahmin etmemiştim ama baya iyi anlaşmaya başladık. Mercan da onu çok seviyor, annemler de. Benim için önemli olan ondan rahatça bir şeyler rica edebilmem, güler yüzlü olması, evi sahiplenmesi ve bu evde çalışan değil, bir aile bireyi olması. Bizi tanıdıktan sonra o da rahatladı ve adapte oldu diyebilirim. 

Bir de şey oldu, televizyonda Aşk-ı Memnu'nun tekrarı vardı, gözü kaydı ekrana. Biraz izledi, 'Bana bu diziyi baştan açar mısınız, çok güzel.' diyince 'Tamam' dedim. :D:D Şu an 2. sezon bölüm 43'te. 'Kellem ağrıdı, çok entrika, çok heyecanlı.' diyor. :D

Şaka bir yana, evin içinde bana destek vermeye hazır birisinin olması çok kıymetliymiş. Yemeği de dönüşümlü yapıyoruz. Mesela o kendi memleketinin yemeklerini yapmak istediğinde söylüyor, bugün ben size şunu yapayım diyor. Diğer gün ben yapıyorum. Ben yemek yaparken izliyor, Türk yemeklerini ufak ufak yapıyor. Ben yemeğe girişince o salatayı yapıyor. Ben sofrayı hazırlarsam o topluyor. Beraber kuaföre gidiyoruz, o Mercan'ı gezdirirken ben saçımı boyatıyorum, sonra ben Mercan'la dışarıda takılırken o saçını kestiriyor. Beraber Trendyol'dan alışveriş yapıyor, beğenmediklerimizi geri gönderiyoruz. :D





Dertleşiyoruz. O anlatıyor, ben anlatıyorum. Mercan Maya'ya da çok gülüyor. Bu beni çok mutlu ediyor. Çiko da pek yabancı sevmez ama Maya gelince kuyruğunu ona sürtüyor, göbeğini açıp sevmesini bekliyor. Bebekle ilgili genel olarak en önemli süreçleri sizinle paylaştığım için, Maya'dan emin olunca onu da paylaşmak istedim. Her şeyi aynı anda ve mükemmel yapmak istemek gibi bir çabam olmuştur hep, bebekten sonra aynı zihniyetle kendimi biraz fazla yordum. Artık iş paylaşımı yaptığım bir arkadaşım var, sizinle tanıştırmak istedim. Bundan böyle kazancımın bir kısmını Maya için ayırıyorum. Kendime yaptığım güzel bir jest gibi geliyor bana. Keşke daha önce tanışsaymışız demiyorum çünkü kendi başıma da bir düzen tutturabildiğimi görmeliydim. 

Bu yazıyı 2 gündür vakit buldukça yazıyorum, şimdi de toparlama kısmını Maya kahve yapar, Mercan ve Çiko uyurken yazıyorum. Cumartesi Maya yok, Pazar akşamına kadar izinli. Haftasonları başbaşayız yani. Bir de yarın düğün var, hazır Maya evdeyken manikür pedikürümü halledip yarına hazırlanayım. Sonra Mercan'ı da alıp mutfak alışverişi yapıp ofise gideceğim. 

Ek gıdaya geçiş için kitaplar okuyor, alışveriş yapıyorum. O konuda tecrübeli annelerden öneriler almak isterim. Ben de sonrasında neler yaptığımı yazıya dökebilirim.

Tam bir güncelleme yazısı oldu bence. Şu sıralar hayatımda bunlar oluyor. Yakın zamanda 3 tane yeni ürün incelemesi yapacağım. Çok uzun olmadığı sürece Instagram'dan paylaşırım yazısını. 

İşte böyle. Evimiz kalabalıklaştı, misafir ağırlamak daha rahat benim için. Bu yazımla da aylar sonra bloguma misafir geldiğiniz için çok teşekkür ederim. Şimdilik hoşçakalın. :)

Görkem






Viewing all articles
Browse latest Browse all 518