Quantcast
Channel: Görkem Karman Abat
Viewing all 518 articles
Browse latest View live

İlk İzlenim: FLORMAR Kaş Ürünleri

$
0
0


Günaydın! Bugün sizlere, geçen hafta elime geçen Flormar paketinden çıkan kaş ürünlerini tanıtacağım. İlk izlenim videolarını çekmeyi çok seviyordum ancak bildiğiniz gibi bir süreliğine video çekmeyeceğim için bu kez yazı şeklinde sizlere aktarmak istedim. Başlamadan önce, nihayet uygun fiyatlı kaş ürünleri piyasaya sürüldüğü için mutlu olduğumu belirtmeliyim.

3 farklı kaş ürününü de toplamda 2 kez kullandım ve ilk izlenimlerimi sizlere açmaya hazırım. Ürünler sırasıyla; Eyebrow Primer (kaş bazı), Eyebrow Liner (kaş linerı) ve Eyebrow Fixator Mascara (kaş sabitleyici maskara).




Kaşları sonraki işlemlere hazırlamak için kaş bazıyla başlayalım. Bu stik, vazelin kıvamında, kalem formda bir ürün. Vazelin kıvamında dedim ya, dolayısıyla kaşları yapıştırıyor. Bir kaş fırçasıyla tarayarak istediğiniz şekli veriyorsunuz ancak ben kaşlarımda bıraktığı hissi hiç sevmedim. 




Kaşlarımın uygulama öncesi hali.




Kaş bazı sürdükten sonraki hali. Zaten düşük olan kaşlarımı iyice yapıştırdı ve bakışlarımı aşağı çekti. Fırçayla şekil vermeye çalışınca jölelemişim gibi tuhaf bir görüntü ortaya çıktı. Sonuç: İşe yaramaz bir ürün olduğunu düşünüyorum.









İkinci sırada kaş linerı var. Tıpkı keçe uçlu eyelinerlar gibi, sivri ucu sayesinde kaşlarınıza minik darbelerle uyguluyor, doğal kaşa en yakın tüy görünümünü elde ediyorsunuz. Bu ürünü çok sevdim. Gün boyunca akmadı, dağılmadı. Günün sonunda pamuk ve makyaj temizleyiciyle kolayca çıktı. Bu ürünle ilgili sevmediğim tek şey rengi oldu. Flormar bana 3 numaralı rengini göndermiş. 3 numaralı renk; içinde epey kızıllık olan orta bir kahve. Benim kaş rengim küllü kumral olduğu için, kalemin içindeki kızıllık epey komik durdu. Açık küllü bir rengi varsa satın alacağım. Sonuç: Kaşlarını senelerdir farla dolduran biri olarak bu ürüne bayıldım. Sadece renk konusu sıkıntı olmasın diye denemeden almayın.




Geldik son ürüne, kaş sabitleyici şeffaf maskaraya. Bu ürünün çok hoş bir kokusu var, hoş ve hafif, kaşı gözü irrite etmeyen cinsten. Fırçası, alıştığımız kaş maskaralarına göre çok küçük, seyrek plastik tüylere sahip. Kaşlarımın çok düşük olduğunu ve yazısını şurada yazdığım MAC şeffaf kaş jelinden başka hiç bir ürünün beni tatmin etmediğini hatırlatmak isterim. Nitekim Flormar'ın bu ürünü de benim acıların çocuğu Emrah kaşlarımda pek bir işe yaramadı. Kaşlarımı yapıştırarak daha da aşağı çekti. Yapısı fazla ıslak olduğu ve sabitlenmediği için kaşlarımı hemen temizleme isteği uyandırdı. Sonuç: Kaşlarımı daha da aşağıya çekti ve hiç kurumadı, sabitlenmedi. Beğenmedim.




İşte böyle. Özet geçmek gerekirse, yalnızca kaş linerını sevdim. Rengi uysa her gün kullanırdım. Altına bazı, üstüne kaş maskarasını sürmeden çok daha başarılı. Ne düşünüyorsunuz? Flormar kaş ürünlerine bir şans verecek misiniz? Sevgiler!


*Ürünler Flormar Türkiye tarafından deneyimlemem için gönderilmiştir.

**Yukarıdaki görseldeki görüntü kirliliği için üzgünüm ancak göz altlarımdaki kızarıklıklar ve kabartılardan da anlayabileceğiniz gibi son dönemde alerjilerle boğuşuyorum. Sevgiler! <3







Son Zamanların Favorileri #1

$
0
0


Günaydın! Aylık favoriler videolarının bana göre olmadığını, çünkü favorilerimin her ay değişmediğini, bazen bir ürüne aylarca kafayı taktığımı daha önce belirtmiştim. Favorilerimi ilk kez yazı olarak paylaşacakken bunu hatırlatmak istedim. Dolayısıyla aylık periyodlar halinde değil de, elime çok sevdiğim ürünler geçtikçe ya da elimdeki belli ürünleri çok sevdikçe bu tarz yazılar paylaşıyor olacağım. Bu arada bugün okuyacağınız yazıdaki ürünlerin bir kısmı bu yazın favorileri, bir kısmı ise yalnızca 10 gündür benimle. Lafı fazla uzatmadan hemen ten ürünlerinden başlıyorum. 




Minik hatırlatma: Yazı boyunca ismi geçecek ürünlerin bir kısmı firma gönderisidir. Firma gönderisi olan ürünlerin yanında (*) işareti bulunmaktadır.




İlk olarak baz ve fondotenden başlayalım. Yazısını şurada yazdığım Benefit Porefessional (*) gözenek küçültücü bazı çok uzun zamandır kullanıyorum. Benefit, tam boyunu bana hediye etmeden önce kendim satın almıştım. Şu anda içinde 2-3 kullanımlık kaldı ve geçen hafta Sephora'dan yenisini alıp yedekledim bile. Burnumun kenarındaki, yanaklarımın merkezindeki açık gözenekleri küçülten, makyajımın yüzümde kalma süresini uzatan, yüzüme ağırlık yapmayan en sevdiğim baz bu. Sadece son dönemin değil, makyaja başladığım günden bugüne kadarki dilimin favori makyaj bazıdır kendisi.

MAC Face & Body fondoten için söyleyeceklerim ne yazık ki çok kısa olmayacak. Hazırsanız başlıyorum. Öncelikle bu ürün için detaylı bir inceleme videosu çekmek isterken Youtube'a ara verme kararım kötü oldu ancak ha bugün, ha yarın derken en geç önümüzdeki hafta içi detaylı yazısını yazacağımı düşünüyorum. Bu fondoten, üzerine uzun uzun konuşulmayı hakediyor.

Yine de kendi inceleme yazısına söyleyecek bir şeyler kalsın diyerek, birkaç cümleyle özetliyorum. Yapısı incecik, 10 üzerinden 3,5-4 kapatıcılık veriyor diyebilirim. Bitişi mat değil ama çok ıslak da değil. Örtücülüğünü kat kat uygulayarak arttırabiliyorsunuz ancak yine de 10 üzerinden 4'ü geçmiyor. Cildi, MAC'in tüm fondotenlerine allerjik reaksiyon gösteren biri olarak Face & Body'i ayrı bir kefeye koyuyorum. Bende iki rengi var; C1 ve C3. İkisi de sarı alt tonlu. Bronzlaştığım için bu iki rengi karıştırarak kullanmayı tercih ediyorum ancak rengim açılınca cildime uyum sağlayan, pembe alt tonlu N1 rengine döneceğim.

Çilleri, benleri vs kapatmıyor. Zaten kapatmasını da istemiyorum. Makyaj öyle bir şey ki; yaptıkça yüzünde bir şeyler değişiyor. Değişen şeyleri örtmek için daha çok makyaj yapıyorsun. Daha çok makyaj yaptıkça da tenindeki değişimler devam ediyor. Bu böyle bir döngü. Tenini maskelemeyi azalttığında, cildin sanki kendiliğinden temizleniyor. Makyaj yapmadıkça daha az makyaja ihtiyaç duyuyorsun. Sanırım biraz komplike bir şekilde açıkladım ancak tam olarak böyle düşünüyorum ve bu yaz tam da bunu tecrübe ettim. Şu sıralar çekmecemde 3 tane fondotenim var. Hepsini bitirip Face & Body ile yola devam etmek istiyorum. (Kendi dediğine kendi bile inanmadı. NARS Sheer Glow'u çok özledi ve YSL Touche Eclat'dan vazgeçemeyebilir.) Face & Body hakkında son bir cümle daha kurayım. Kendisini düzenli kullandığımdan beri en ince yapılı fondotenler bile ağır geliyor. İşte öyle seviyorum. 

Yaz boyunca kullandığım ve hala kullanmakta olduğum tek fondoten Face & Body'i uyguladığım tek fırça Real Techniques Buffing Brush. Bu yuvarlak uçlu sentetik fırça, genel olarak likit olan her ürünü yaymakta başarılı ancak bana göre fondotenle fırçanın iki insandan farkı yok. İkisinin birbirine uyması, anlaşması lazım. Yapıları tutmayınca olmuyor. Her fondoteni her fırçayla uygulayamıyorsun. Buffing Brush bu fondotenle mükemmel uyum içerisinde. Çok seviyorum. 




Pudralardan devam ediyorum. Yine yazısını şurada yazdığım, MAC Select Sheer Pressed pudramı (NW20 rengi) elimden düşürmüyorum. Makyajımı sabitlemek için kullandığım, beni un kurabiyesine çevirmeyen, yüzümde ağırlık yapmayan bir ürün kendisi. Bu fotoğrafta belli olmamış ancak sağ tarafında kocaman bir delik oluştu, dibini görmenin haklı gururu ve hüznünü bir arada yaşıyorum. 

Son zamanlarda severek kullandığım pudra/allık fırçam da Bobbi Brown Sheer Powder Brush. Onun da yazısını burada yazmıştım. 

Gelelim göz altı sabitlemeye. Önce bir hatırlayalım, kimler geldi, kimler geçti… Rimmel Stay Matte, MAC Prep + Prime transparan pudra, NARS Light Reflecting ışığı yansıtan pudra, Hourglass Dim Light, Hourglass Diffused Light… 

Göz altı morlukları konusunda çok hassasım, biliyorsunuz. Benim morluklarım tamamen kapanmalı, o kapatıcı ben silene kadar yerinden kıpırdamamalı. Aranan kapatıcı çok önceden bulundu (Kendisini az sonra aşağıda göreceksiniz.) ancak pudra konusunda 'işte budur!' diyemedim. En son Hourglass Diffused Light pudraya epey takıldım ancak gün ışığında göz altlarımın Twilight Edward gibi parıldadığını görünce kendisinden soğudum. Ben göz altı kapatıcımın çizgilere dolmasını engelleyecek, ağırlık yapmayacak, göz çevremi daha da kurutmayacak ancak ışıltı da içermeyecek bir ürün arıyorum. Hourglass şu ana kadar kullandıklarım arasında mükemmele en yakın olandı ancak kendisinden soğumamın bir diğer sebebi de çok tozutması oldu. Bence blog dünyasında fazlaca abartılan ürünlerden biri kendisi. Evet, güzel ancak mükemmel değil. Her neyse dönüyorum son zamanlarda göz altımı sabitlemek için kullandığım pudraya. Benefit Porefessional Agent Zero Shine'a. (*)

Bunun da incelemesini şurada yapmıştım. Kendisinin ahım şahım bir pudra olmadığını, bitince bir daha almayacağımı ancak işimi gördüğünü ve pratik olduğunu belirtmiştim. Arınma ve koleksiyon küçültme sebebiyle çoğu ürünü elimden çıkarınca kendisine muhtaç kaldım. İyi ki de öyle oldu çünkü bu sıradan pudra göz altlarımı tam da istediğim gibi sabitliyor. Bu pudrayı uyguladığım tek fırça da Sigma F35 Tapered Highlighter aydınlatıcı fırçası. Onun da incelemesini burada yapmıştım.




Renklerden devam ediyorum. Öncelikle Chanel Les Beiges pudradan bahsetmek istiyorum. Ben bu pudranın 40 numaralı rengini bronzer olarak kullanıyorum. Tamamen mat, yüzde çamur gibi durmayan, mis gibi kokan bir bronzer. Kapağını açar açmaz burnuma gelen kokusu bile kullanmaya yetecek bir sebep ancak daha uygun fiyatlı bir sürü bronzer bulabilirim diye düşünüyorum. Bunu bitirince çekmecemde kullanılmayı bekleyen Bourjois bronzerıma bir şans vereceğim. Olmadı Nars Laguna'ya dönüş yapacağım. Bu arada bronzerım değişse de bronzer uyguladığım tek bir fırçam var. O da daimi favorim MAC 187.

Chanel'in bronz pudrası güzel ama vazgeçilmez değil ancak krem allıkları ba-ğım-lı-lık ya-pı-yor! Her ikisinin de incelemesini ayrı ayrı yaptım ama yine de özetlemek isterim. Yağlı ciltlere bile uygun, yüzde kolayca ve homojen bir şekilde dağılan, mükemmel formülize edilmiş allıklar. Bendeki renkleri; Presage ve Inspiration. (Yazıları burada ve burada.) Teşekkürler Pınar! Sen ve o güzel blogun olmasa bu pırlantaları keşfedemezdik! <3

Yukarıdaki görselde en sağdaki ikili ise Farmasi Tender Blush No:9 (*) ve Elite Models #47 allık fırçası. Söz konusu allık olunca kendime şeftali tonlarını hiç yakıştırmıyorum. Kışın tenim beyazken o şeftaliler bende ya kahverengi ya da turuncumsu duruyor. Bu yüzden hep pembeleri tercih ediyorum ancak biraz bronzlaşınca da gözüm pembeleri görmüyor. İşte tam bu sebepten, yaz ortasında elime geçen Farmasi sepetinde en sevdiğim ürün bu allık oldu. Fiyatına göre pigmentasyonu iyi, çok güzel kokuyor, rengi çok güzel ve yanaklarımda çok kalıcı.

Fırçam ise zarif takipçim Cansu'nun bana yılbaşı hediyesiydi. Cansu İngiltere'de yaşıyor ve bana orada satılan, buradan ulaşmamın imkansız olduğu bir dolu ürün göndermişti. Bu fırça da onlardan biri. Bu fırçanın yanında Real Techniques'ler kese kağıdı gibi kalıyor, ne kadar yumuşak tüyleri olduğunu siz düşünün…




Sıra gözlerde. Bana fenalıklar geçirten Make Up For Ever far bazımı sonunda bitirebildim ve çekmecemin derinliklerinde, arkadaşım Gözde'nin bana aylar önce hediye ettiği Too Faced Shadow Insurance far bazını buldum. Yaklaşık 2 haftadır kullanıyorum. Yapısı incecik, göz kapaklarıma ağırlık yapmıyor, makyajımı yağlı gözlerimde 5-6 saat kadar sabit tutuyor. Biraz garip bir kokusu var ama şu ana kadar kullandığım hiç bir faz bazı çiçek kokmadığı için sorun değil. Keşke Too Faced ülkemizden çekilmeseydi.

Günlük makyajımda kendim oluşturduğum 4'lü MAC far paletimden vazgeçemiyorum. Renkler sırasıyla; Brule, Wedge, Omega ve Handwritten. Brule'yi tüm göz kapağıma uyguluyorum. Damarlı ve yorgun görünümü alıyor, gözlerimi aydınlatıyor. Wedge ile göz kapağımın katlanma yerini belirginleştiriyorum, Omega ile kaşlarımı dolduruyorum. Handwritten'ı ise açılı bir fırçayla alt ve üst kirpik diplerime eyeliner gibi geçiyorum. Gördüğünüz gibi Wedge hariç hepsinin dibini gördüm.

Aldığım günden beri elimden düşürmediğim Lorac Pro paletimi ise akşam çıkarkenki makyajlarımda kullanıyorum. Bu paleti ve ülkemizde olmayan bir çok ürünü instagram.com/kozmetikbutigim ve instagram.com/ludoshemakeup hesaplarından satın alabilirsiniz. Her iki hesaptan da alışveriş yaptım, ürünlerinin orjinal olduğunun garantisini verebilirim.






Hayatımın göz altı kapatıcısı beni bu yaz da yalnız bırakmadı. Tabii ki MAC Pro Longwear. Bende 3 rengi var, ten rengime göre karıştırarak ya da tek başına kullanıyorum. Soldan sağa sırasıyla; NW15, NW20, NW25. İncelemesini çok önceden yapmıştım ama hemen özet geçeyim. Çizgilere dolmayan, tam örtücü, siz silene kadar çıkmayan, göz çevresini birazcık kurutan mükemmel bir kapatıcı.

Yaz aylarında imza makyajım olan siyah göz çerçevesinden uzaklaşıyor, kahverengileri tercih ediyorum. Bu yüzden son birkaç aydır severek kullandığım iki göz kalemim de kahverengi. İlki Max Factor Excess Intensity Brown, diğeri de içerisinde minik ışıltılar olan Rimmel London Scandal Eyes Brown




Ne yazık ki son zamanlarda severek kullandığım bir maskara olmadı. Çekmecemde açılmayı bekleyen birkaç maskara var ancak içimden bir ses, yine dönüp dolaşıp Maybelline The Falsies Black Drama'yı 87869. kez satın alacağım diyor.




Maskara konusunda bir favorim olmadı ama alt kirpik maskarası kategorisinde minik bir konuğum var. Kendisini daha önceki videolarımdan hatırlıyorsunuzdur. Kendisinden yaklaşık 5-6 tüp bitirdim. Yalnızca ılık suyla çıkan, siz silene kadar asla akmayani dökülmeyen bir formülü, minicik de bir fırçası var. Tabii ki Clinique Bottom Lash Mascara.

Ben şu ana kadar hep siyah rengini kullanmıştım ancak geçen ay ilk kez kahverengisini satın aldım. Alt kirpiklere maskara uygulamak her ne kadar göz makyajını tamamlayıcı bir adım olsa da bazen bakışları aşağı çekip sizi yorgun gösterebiliyor. Özellikle alt kısma uyguladığınız maskara siyahsa bu daha da belirgin oluyor. Ben de bu durumu biraz daha yumuşatmak ve alt kirpiklerimi belirginleştirirken doğallığı korumak adına bu kez 02 Brown/Black rengini aldım. Şaka şaka, siyahı haftalarca stokta yoktu, ben de mecburen bunu aldım ama iyi ki almışım. Bundan sonra alt kirpikler hep koyu kahve. 








Dudaklarda tek favorim bu çift oldu. Son 2 aydır başka hiç bir ruj sürmüyorum desem yeridir. Arada canım pembeler çekince Pink Plaid ve Faux'a yöneliyorum ama haftanın 5 günü dudaklarımda yukarıda gördüğünüz MAC Boldly Bare & Kinda Sexy ikilisi var.




Son zamanlarda severek kullandığım dört oje; Dior Massai (yazısı burada), hayatımın ojesi Essie Fiji (Senelerdir göz bebeğim olmasına, Instagram'da 5089070 kez paylaşmama rağmen hala blogda yazısının olmadığını şimdi farkettim.), tam bir sonbahar ojesi olan Flormar Supershine 10 ve yazısını şurada yazdığım Chanel Taboo.




Son iki favorim de makyajla alakası olmayan ürünlerden oluşuyor. İlki The Body Shop'un Argan'lı yeni serisinden hem saça, hem de vücuda kullanılabilen katı argan yağı. (*) Saç bakımına karşı ne ilgim ne de bilgim yoktur. Son birkaç aydır saç kremi bile kullanmıyorum. The Body Shop bu ürünü göndermeseydi, son bir kaç senedir methini duyduğum argan yağıyla tanışasım da yoktu. Saçlarımın uçlarındaki balyajlar denizden ve havuzdan daha da açılınca uçların biraz kuruduğunu hissettim. Elime de böyle bir ürün geçmişken banyodan sonra kullanmaya başladım. Parmaklarımla saç uçlarıma dağıttığım, mis gibi kokan bu ürün, kuruyan saç uçlarıma nem veriyor. Bitince üşengeçliğimden büyük ihtimalle satın almam ama şimdilik keyifle kullanıyorum.

Son ürün ise hayat kurtarıcım, Sally Hansen kütikül temizleyici. Bu ürünü tırnak diplerime sürüyorum, 1 dakika bekliyorum. Daha sonra pamuklu çubukla ölü etlerimi temizliyorum. Bu solüsyonun yumuşattığı ölü derileri ister ittirebilir, isterseniz kesebilirsiniz. Evde manikür yapmak şimdilik çok keyifli geliyor. 

İşte benim son zamanlardaki favorilerim bu şekildeydi. Blog hayatımın en uzun yazısı olmakla birlikte çok içime sinen bir paylaşım oldu çünkü severek kullandığım ürünler epey birikmişti. Umarım sıkılmadan sonuna kadar okumuşsunuzdur. Şimdi ben de sizin favorilerinizi duymak için sabırsızlanıyorum. Sevgiler! <3





MAC Plushglass Ample Pink || Dolgunlaştırıcı Parlatıcı

$
0
0


Günaydın! Bugün sizlerle, son birkaç gündür severek kullandığım bir ürünü paylaşacağım. Bundan 5 ay önce MAC için yaptığımız bir çekimde, makyaj artistinin 'kızım senin dudakların yok, gel bakayım buraya' diyerek beni sandalyeye oturtmasıyla başladı hikayemiz…

MAC Plushglass'lar MAC'in diğer dudak parlatıcılarına göre daha minik tüplerde geliyor, kıvamları biraz daha koyu ve kokuları daha ağır. Ağır derken rahatsız edici bir kokudan bahsetmiyorum. İştah açıcı bir vanilya aromasından söz ediyorum. 




Dönelim hikayemize. O gün çekim için dudaklarıma en sevdiğim rujlardan biri olan MAC Faux'u sürmüştüm. Makyaj artisti Zeliha Hanım, olmayan üst dudağıma biraz daha şekil ve dolgunluk kazandırmak için raftan Ample Pink'i kaptı ve dudaklarıma uyguladı.

Yaklaşık 40 saniye sonra dudaklarımda minik karıncalanmalar (asla rahatsız edici değil) başladı ve buuuum! Birkaç dakika sonra aynaya baktığımda artık benim de üst dudağım vardı. Gerçi şunu netleştirmek gerek; bu tip ürünlerle asla bir Angelina Jolie olamıyorsunuz ancak geçici de olsa gözle görülür bir fark yarattığı kesin.

Yıllar önce ağır bir ergenken, bu dudak dolgunlaştırıcı, kolajenli ürünlerin ilk çıktığı zamanlarda hemen bir tane kapmış, rüzgarda savrulan ve dudaklarıma yapışan saçlarım sayesinde dudağımdaki dolgunlaştırıcıyı göz kapağıma bulaştırmış, alerjiden kudurmuş ve iki gün şiş gözle gezmiş bir insan olarak MAC'in Plushglass'larının o kadar güçlü bir dolgunlaştırıcı etkisi olmadığını ve dudaklarınızı rahatsız etmediğini belirtmek isterim.




Dönelim Ample Pink rengine. İçinde ışıltı bulunmayan, gül kurusu diyebileceğim doğal bir pembe tona sahip. Tek başına uygulandığında doğal bir pembelik verirken, rujun üstüne uygulandığında (özellikle MAC Faux'un üstüne) harika duruyor. Çıplak dudağa uygulandığında karıncalanmayı daha net hissedebiliyor, dolgunluğu görebiliyorsunuz. 




'Amaan, bu kadar anlatın, bu mudur yani?' diyorsanız beni yakından görmediniz demektir. Normalde üst dudağım gerçekten YOK ve yukarıdaki görsel, Plushglass'ı uyguladıktan sadece 2 dakika sonra çekildi. Mis gibi kokusunu, şirin tüpünü, rengini ve dürüst olalım, dudaklarımı şişirmesini seviyorum. 

Karıncalanma hissi benim gibi suya alerjisi olan birini bile rahatsız etmedi ancak yine de uygulamadan satın almayın derim. Bu kadar minik bir dudak gıdıklanmasının kimseyi rahatsız edeceğini düşünmüyorum ancak yine de en yakın MAC mağazasında uygulatmanızı tavsiye ederim. MAC ürünlerin maccosmetics.com.tr ve MAC mağazalarından alabilirsiniz. Ürünün satış fiyatı 65 TL ve bence tek dezavantajı bu. Sevgiler!




Makyaj Sabitleyici Spreyler (Flormar, Avon, MAC.)

$
0
0


Günaydın! Bugün sizlere, benden uzun zamandır beklenen iki ürünün incelemesini ve epeydir kullandığım MAC Fix Plus'la karşılaştırmalarını yapacağım. Bu arada, bu yazıda bahsedeceğim 3 üründen 2'si firmalardan tanıtım amaçlı gönderilmişti. Tahmin ettiğiniz gibi AVON ve Flormar'dan bahsediyorum.

Başlamadan önce bu spreyleri hiç kullanmamış olan ve ne işe yaradığını bilmeyenler için bir özet geçmek isterim. Sabitleyici spreyler, adlarından da anlaşıldığı gibi makyajınızı bitirici, sabitleyici, yüzünüzdeki ömrünü uzatıcı adımda kullanılan spreyler. İster makyaj öncesi zemini hazırlamak için, ister makyaj sonrası görünümü yumuşatmak ve ömrü uzatmak için kullanılabiliyorlar. Farklı cilt tipleri için farklı markaların ürünleri mevcut. 

 Make Up For Ever, Urban Decay (Türkiye'de olmasa da.) ve MAC gibi markaların makyaj sabitleyici spreylerinin ne kadar popüler olduğunu hepimiz biliyoruz ancak piyasada uygun fiyatlı ve yerli markalara ait hiçbir muadilin olmaması hep sıkıntıydı. Ta ki birkaç ay önceye kadar. Elime önce AVON'un sabitleyicisi geçti. Yaklaşık 1-1,5 aydır kullanıyorum kendisini. Daha sonra Flormar'ın mis kokulu spreyi gönderildi. Onu da birkaç hafta önce heyecanla denedim. MAC Fix Plus'ta ise 3. şişemdeyim. Bittikçe almakta olduğum ve daha önce incelemesini blogda yaptığım bir ürün. Şimdi gelin, her bir spreyden kısaca bahsedelim.


1) Flormar Make-Up Fix Spray 

Koleksiyonuma en son katılan sprey bu. Yerli, kolay ulaşılabilir ve fiyatları cep yakmayan bir markanın bu tarz bir ürün üretmesi beni çok heyecanlandırmıştı. Elime geçtiği gün kullanmaya başladım ancak makyajımı sabit tutma konusunda en ufak bir etkisini gözlemleyemedim. Tek bildiğim çok ama çok güzel koktuğu. Cildime ne olumlu, ne de olumsuz en ufak bir etkisi olmadığı için üzerinde pek konuşmayacağım. Ürün 75 ML. Bitince satın alır mıyım? Hayır.


2) MAC Fix + 

Benim için yazın kurtarıcısı. Sıcak havalarda buzdolabında saklayıp, ferahlamak için yüzüme sıktığım bu spreyi soğuk havalarda makyajımın o pudramsı görüntüsünü alması için kullanıyorum. Fondotenim gözüme yapay geldiğinde, fazla pudradan un kurabiyesine döndüğümde iki fıs sıkmam yeterli oluyor. İçeriğindeki yeşil çayın yüzümü rahatlattığını hissedebiliyorum. Makyajımın ömrünü çok uzatmamakla birlikte 1-2 saat de olsa desteklediğini düşünüyorum. Bu 3. şişem. Şu an elimdeki 30 ML'lik seyahat boyu, isterseniz tam boyunu da satın alabiliyorsunuz.  Özellikle kuru ciltliler için kurtarıcı olduğunu düşünüyorum. Bitince satın alır mıyım? Daima.


3) AVON Makeup Setting Spray

Geldik son spreye. Simsiyah plastik bir şişede geliyor. İlk sıktığımda yüzümde yapış yapış bir his bırakıyor. Birkaç dakika sonra da yüzümü geriyor. Bu sebeple yüzümü yalnızca yağlı hissettiğim zamanlarda ya da yağlanmaya meyilli bölgelerine sıkmayı tercih ediyorum. Makyajımı sabit tutma konusunda çok başarılı buldum ancak kuru ciltlilerin seveceğini düşünmüyorum. Cildiniz yağlıysa bir şans verin derim. Unutmadan, çok garip bir kokusu var. Zaten Flormar hariç hiçbir makyaj sabitleyici spreyin güzel koktuğunu görmedim. Son olarak, Ürün 125 ML, kullan kullan bitmez. Bitince satın alır mıyım? Cildim tamamen yağlıya dönerse ve bir gün bitirebilirsem evet.

İşte benim elimdeki tüm sabitleyici spreyler hakkında görüşlerim bu şekilde. İtalya'ya bir dahaki gidişimde Urban Decay'in spreylerine el atmayı düşünüyorum. Siz hangi markanın spreylerini denediniz? Mutlu günler. <3









Too Faced Chocolate Bar Far Paleti - İlk İzlenim

$
0
0


Günaydın! Bugün sizlere, son 2 haftadır sabırsızlıkla beklediğim, haftasonu elime ulaşan yeni far paletimi tanıtacağım. Karşınızda Too Faced Chocolate Bar Palette. 

Aylardır o kadar çok blogda ve Youtube kanalında denk geldim ki bu palete ve her defasında ağzımın suyu aka aka, iç geçire geçire kapattım bilgisayarı. Sonunda direnmeyi bırakarak Instagram üzerinden siparişimi verdim. Bu arada bu kararda HeidiCupcake'in (kanalı burada) videolarının payı epey büyük.




Bildiğiniz gibi Too Faced ülkemizden çekildi. Çekilmeden önce de bu paleti Sephora'larda göremeyeceğimizi biliyordum. Nitekim öyle oldu. Her güzel şey gibi Chocolate Bar da ülkemize gelmedi. Ben de yurtdışına çıkan ailemden rica ettim. Annem gittiği her Sephora'dan bana fotoğraflar gönderdi. Oralarda da stokta kalmayınca umudumu kaybettim. Ta ki Ludoshemakeup'ın bu paleti getirdiğini görene kadar. Önce paleti inceleyelim, daha sonra alışverişimin detaylarını paylaşayım.

Gördüğünüz ve adından da anlayabileceğiniz gibi palet çikolata şeklinde. Kapağı açtığınız anda da mis gibi bir koku geliyor. Eğilip koklamanıza gerek yok, gerçekten daha kapağı kaldırırken koku gelmeye başlıyor ancak bu çikolata kokusu değil. Yani iştah açıcı bir koku evet ama çikolata kokusu değil. Belki sıcak çikolata?

Ambalaj Urban Decay Naked 3'e benzer malzemeden yapılmış diyebilirim ancak mıknatıslı olduğu için tam kapanmıyor. O 'tık' sesini duyamıyorsunuz. Görsel anlamda bu kadar doyurucu olan bir paletin dayanıklı da olmasını isterdim.




Palet 16 farklı fardan oluşuyor. Bunlardan 6'sı mat, 10'u ışıltı içeriyor.




Chocolate Bar benim sürekli kullandığım tonlardan oluştuğu için edinmesem olmazdı. Gelin, renklere yakından bakalım.






Paletteki en açık 2 rengin gramajı diğerlerine göre epey fazla. Bu oldukça hoşuma gitti çünkü açık renklerin kullanım alanları daha geniş. Kaş altı, göz pınarı, göz kapağı derken çok çabuk tükeniyorlar. Bunun dışında paletteki son koyu renkte (sondan ikinci) tebeşirimsi bir doku var. Farklı bloggerların da aynı şeyden dert yandığını okuduğum için sürpriz olmadı.

Gelelim farların yapısına. Çok pigmentli değiller. Tozutuyorlar ve bazsız pek bir işe yaramıyorlar. Göz kapaklarım yağlı olduğu için makyaj yapmasam da far bazı kullanan biriyim, bu yüzden bu kısmı sorun etmedim.






Farların bazsız ve tek kat uygulanmış hali bu şekilde. Son 2 far hariç ışıltılı olanları daha başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Renkler de tam sonbaharlık değil mi?








Unutmadan, yukarıdaki 3 makyaj örneği paletin içinden çıktı. Her biri için ayrı bir video çekmek, Chocolate Bar serisi yapmak istiyorum. Ne dersiniz? 




Dönelim alışveriş yaptığım hesaba. Ludoshemakeup, kurucusuyla birebir konuştuğum, bu orjinal ürünleri Amerika'dan, üzerine çok kar koymadan getiren tatlı mı tatlı bir kız. Hesaba buradan ulaşabilirsiniz. 

Ürünü 165 TL'ye satın aldığımı da unutmadan ekleyeyim ve sizleri, sevdiğim bloggerların gözünden Too Faced Chocolate Bar paleti okumaya davet edeyim. Linkler aşağıda olacak. Şimdiden iyi okumalar. Mutlu haftalar. <3




Twitter: urfacemycanvas8



VLOG: Lokma'da Kahvaltı, Büyük Kozmetik Alışverişi

$
0
0


Günaydın! Uzun bir aradan sonra yeni video yayınladım. Arkadaşım Ecem'le ettiğimiz kahvaltıyı, Üzüm'ün büyümüş halini ve tabi ki son zamanlarda yaptığım büyük kozmetik alışverişini merak ediyorsanız BURAYA tıklayarak videoya ulaşabilirsiniz. Sevgiler. :)



MAC Expensive Pink İle Gece Makyajı!

$
0
0




Günaydın! Nihayet, güzel gözlü arkadaşım Hazal'a yaptığım makyajın videosunu yükleyebildim. Videoyu izlemek için buraya tıklayabilirsiniz. Sevgiler! 




MAC Face & Body Fondoten İncelemesi

$
0
0


Günaydın! Bugün nihayet MAC Face&Body fondotenin incelemesini yapıyorum. Öncelikle bu fondotenle olan geçmişimden bahsedeyim. Yıl 2011. Ben alerjilerimden dolayı Güneş yüzü görmemişim. Tenim NW8,5 filan. Hangi fondoteni denesem sapsarı kalıyor. İtalya'dayım, öğrenciyim. Girdim MAC Pro Store'a, kaptım beyaz Face&Body'i. Hangi fondotenime karıştırsam istediğim rengi elde ediyorum. Yapısı ince, her ürüne uyum sağlıyor, sevdim.
YIL 2011, Casper'dan hallice.
2011'in sonları. Aylardır kullandığım beyaz fondoten garip kokmaya başladı. Yüzümde minik kabarcıklar da çıkınca attım çöpe gitti. Zaten MAC'in tüm fondotenlerini gereğinden fazla kalın bulduğumdan ve akrilik boya gibi koktuklarından sevmezdim. Bu olay üzerine iyice soğudum ve farklı markaların fondotenlerine yöneldim.

Yıl 2014. Günlerden bir gün Palladium MAC'teyim. Modele uygulanan Strobe Cream + Face&Body'nin verdiği ışıltıya hayran kaldım. İrritasyon ve alerji riskini göze alarak 50ML'lik ufak bir Face&Body'i attım çantaya. Şimdi dönüyorum bugüne…




2014 Ekim. Canım ciğerim YSL Touche Eclat'nın pabucu dama atılalı birkaç ay oldu. Face&Body'le bu kez çok iyi anlaştık. Fondoten sürmem gerektiğinde elim sadece ve sadece ona gidiyor. Neden mi?

Öncelikle yapısından uzun uzun söz etmek isterim. Baştan uyarayım; biraz detaylı ve sıkıcı bir yazı olabilir çünkü bu fondotenle ilgili söylemek istediklerim çok birikti. 

Face&Body isiminden de anlaşılacağı gibi yüz ve vücut için kullanılabilen bir fondoten. Ürün su bazlı. Bu sebeple bir süre sabit durduğunda ayrışıyor. Her kullanım öncesi çok iyi şekilde çalkalamak gerekiyor.

Yapısı aşırı akışkan. Bu direkt likit bir ürün. İncecik. MAC'in diğer fondotenleri kadar ağır bir kokusu da yok. Örtücülüğü 10 üzerinden 3,5. Çıplaklığı renkli nemlendiricilerle yarışır. Buna rağmen kat kat uygulanıp kapatıcılığı arttırılabiliyor. Yine de orta kapatıcı bile olmuyor. En fazla 10 üzerinden 4 diyelim.




Ürünün 50 ML ve 120 ML'lik iki boyu var. Küçük olan 79, büyük olan 105 TL. Ben alerji riskini düşünerek küçüğünü aldım. Bir de bir şeyleri bitirebilip kenara koymanın verdiği hazzı seviyorum galiba.

Ben C1 ve C3 rengini aldım. Normalde yüzüm ve boynum pembe. Dolayısıyla MAC'te NW'yim ancak bu kez arkadaşım Aslı'nın tavsiyesiyle sarı alt tonlu olan NC serisini tercih ettim. Bronzken C3 rengi tam oluyordu. Rengim yavaş yavaş açıldığı için şu an C1 ile gayet iyi görünüyorum. Zaten boynuma da yaydığımda sıkıntı olmuyor. Anlayacağınız şu an yola, içinde tüpün 1/3'ü kadar ürün kalan C1 ile devam ediyorum.

Peki ya nasıl uyguluyorum? Bu fondoteni uygulamak için tek bir fırça var bana göre. O da Real Techniques Buffing Brush. Ürünü tam istediğim gibi, fırça darbesi bırakmadan yayıyor. Bu fondoten makyaj süngerleriyle iyi anlaşamıyor. Çabucak emiliyor. Sigma F80'le de zor yediriliyor.

Bloglarda gördüğüm bir diğer yol da parmaklarla uygulamak ancak ben bu yolu da sevmedim. Parmaklarımla uyguladığımda elimin ısısıyla ürünün yapısının değiştiğini farkettim. Sonuç olarak tek yol Buffing Brush.






Peki uygulama öncesinde neler yapıyorum? Cildimi her zamanki gibi temizleyip nemlendiriyorum. Yüzüm nemlendiriciyi emince, ki bu yaklaşık 10-15 dakika sonra oluyor, fondotenimi uyguluyorum. O doğal, ışıl ışıl görüntüsünü sevdiğim için tek kat uyguluyorum. Lisa Eldridge'in dediği gibi: 'Kapatıcılık için fondotenle yüzü maskelemeye gerek yok. İncecik bir baz yeterli. Unutmayın, fondotenin örtemediği kusurlar için kapatıcılar var.'

Yukarıdaki fotoğraflarda da tek kat uygulanmış halini görüyorsunuz. Kusurları kapatmıyor. Burnumun etrafındaki kırmızılıkları bile tamamen yok etmiyor. Alttan teniniz hala görülüyor. Dolayısıyla çilleri, benleri, yara izleri ve akneleri de örtemiyor. 




Ben de Lisa ablanın sözünü dinleyip biraz kapatıcı desteği ile Face&Body'nin örtemediği kızarıklıkları gizliyorum.




Ve işte sonuç… Tam istediğim gibi. Başta ışıl ışıl, hatta neredeyse ıslak bitişli diyebileceğim bu fondoten bir süre sonra ciltte satenimsi bir sonuç bırakıyor. Altına Strobe Cream ya da Lumi Magique tarzı bir baz kullanırsanız o ışıltı hiç kaybolmuyor.


Kaşlarım yine yerlerde...


'Tenin makyajsızken ne kadar güzel.' dedirten bu fondoteni kimler sever, kimler anlaşamaz? Şunu belirtmeliyim ki, cildinizde kuruluktan pul pul olan bölgeler varsa Face&Body bunları daha da ön plana çıkaracak. Dolayısıyla çok kuru cilt için tek başına mükemmel değil ancak altına MAC Strobe Cream gibi ışıltılı bir baz uygularsanız yüzünüz inanamayacağınız kadar nemli, parlak ve canlı olacak. Cildi normal ve karma olanlar çok sevecek ve tabii ki fazla kapatıcılık aramayanlar, yokmuş gibi makyajı sevenler de. Yağlı ciltler ise denemeden almamalı. Altına mutlaka yağ kontrolü sağlayan bir baz kullanmalı. 

Son olarak kalıcılığından da söz etmek isterim. Bende bazsız 4-5 saat kalıyor. Yüzüm son zamanlarda yağlanmaya meyilli olduğu için (oleyyy!) pudrayla sabitlemeden evden çıkmıyorum ancak yukarıdaki görsellerde duruşunu görmeniz açısından pudra kullanmadım. 

İşte böyle. Ben Face&Body'i çok seviyorum. Bitirdiğim sayılı fondotenlerden olacak kendisi. Umarım atladığım bir nokta yoktur. MAC ürünlerini maccosmetics.com.tr ve MAC mağazalarından alabilirsiniz diyerek günün yazısını sonlandırıyorum. Bu yazıyı sonuna kadar okuyan herkesi sevgiyle kucaklıyorum. Mutlu haftasonları. <3

Twitter: urfacemycanvas8


*Yazı arasına sıkıştıramadığım minik bir not. Günlerden bir gün sabahın 8'inde koşuya gideceğiz ama benim birilerine güzel görünmem gerek. Sürdüm Face&Body'i gittim. Kimsenin ruhu duymadı. Bir de üstüne 'cildin çok güzel, sakın makyaj yapma' lafını da duydum ya! Teşekkürler F&B. 


MAC Whirl Dudak Kalemi & Velvet Teddy Ruj

$
0
0


Haftanın ilk gününden herkese günaydın! Bugün sizlerle, sonbaharın favori çifti olacağından emin olduğum dudak kalemi ve ruj kombinimi paylaşacağım. Bence bu iki ismi yanyana mutlaka görmüşsünüzdür. Kylie Jenner sağolsun, Youtube kahve/nude dudak kalemi ve ruj videolarıyla doldu taştı. Kylie'nin makyaj artisti tam olarak birazdan tanıtacağım ikiliyi kullandığını söyleyince de tüm blog ve vlog camiası Velvet Teddy ve Whirl'ü konuşur, kullanır oldu. 




Velvet Teddy, MAC'in mat bitişli rujlarından ve ben mat rujların dokusuna ve kalıcılığına bayılıyorum. Bu ruju deli gibi isterken beni düşündüren tek şey, rengin 'kahve alt tonlu koyu bej' olarak geçmesiydi. Çoğu şeftalinin bile kahvemsi durduğu bir insanda kahverengi bir ruj nasıl olur, bilemedim ve risk alarak seyahattaki annemden bu rujla dudak kalemini almasını istedim.

Whirl dudak kalemi ise MAC'in sitesinde 'kirli gül rengi' olarak geçiyor ve Velvet Teddy'e göre biraz daha sıcak bir renk ancak Whirl ile çerçevelediğim dudaklarıma Velvet Teddy'i uyguladığımda ikisi birbirine çok güzel karışıyor ve renk farkı göze batmıyor. Bu arada kalemin yapısı klasik MAC kalemler gibi; kuru ama kalıcı.




Yüzümde fondoten yokken sürdüğümde dudaklarımı kapıya sıkışmış gibi gösteren bu ikili, biraz göz makyajı ve herhangi bir allıkla dudaklarımı olduğundan çok daha dolgun ve hoş gösteriyor. Her türlü göz makyajına gittikleri için bu ikili benim sonbahar jokerim oldu bile.






Dişlerimi en az Kinda Sexy kadar beyaz gösteren bu ikili dudakları biraz kurutuyor. Öncesinde bir dudak kremi uygulamakta fayda var. 

Son olarak, özellikle buğday ve esmer tenlilere çok yakışacak bu ruju almamda büyük etkisi olan Makyaja Yeni Başlayan Kız ve NikkieTutorials'a kucak dolusu sevgiler. Ne dersiniz? Çok da kahverengi durmamış değil mi? Mutlu haftalar. <3


*MAC Whirl Dudak Kalemi'nin ülkemizdeki satış fiyatı 41, Velvet Teddy rujun ise 55TL'dir. 



Sonbahar FondoTEN Rutinim

$
0
0


Günaydın! Bugün sizlere sonbahar ten rutinimi göstereceğim. 






Temizleyip nemlendirdiğim cildime uyguladığım ilk ürün Benefit The Porefessional Gözenek Küçültücü Baz oluyor. Hem geniş gözeneklerimi küçültüyor, hem de makyajımın kalıcılığını biraz da olsa arttırıyor.  




Sonra sıra; tenimi maskelemeyecek, yok gibi duracak, ufak tefek renk eşitsizliklerini dengeleyecek fondotene geliyor. Bu adım için tabii ki yazısını şurada yazdığım MAC Face&Body fondotenimi uyguluyorum. Bu fondoteni yaymak için favori fırçam Real Techniques Buffing Brush.






Sıra geliyor mor göz altlarıma. Öncelikle ten rengimden 2-3 ton koyu olan Bobbi Brown Corrector'un Bisque rengini yüzük parmağımla morluklarımın merkezine uyguluyorum. Bu ürünü ne kadar sevdiğimi biliyorsunuz. 6 ya da 7. kutumun da dibini gördüm. 

Daha sonra NARS Radiant Creamy kapatıcımın Vanilla rengini (2. tüpüm de bitmek üzere, kendisini çok seviyorum.) Eco Tools Airbrush Concealer Brush'la göz çevreme dağıtıyorum ve aydınlık bir görünüm elde ediyorum. Eco Tools'un bu fırçasını uzun zaman önce blogda incelemiştim. Çok uygun fiyatlı olmasının yanı sıra, şu ana kadar kullandığım en başarılı kapatıcı fırçalarından biri.




Makyajımı sabitlemek için yeni favori pudramı, Chanel Natural Finish Loose Powder'ı (bendeki rengi 10 Clair) Bobbi Brown Sheer Powder Brush ile önce T bölgeme, sonra da yüzümün geri kalan kısmına yayıyorum. Bu pudrayı yaklaşık 3 haftadır her gün kullanıyorum. Kısa bir süre sonra detaylı incelemesini yapacağım. 




Yüzüme birazcık renk katmak istiyorum ve şu sıralar dibini görmek üzere olduğum Chanel Les Beiges pudramın 40 numarasını Real Techniques Multi Task Brush'la şakaklarıma ve elmacık kemiklerime uyguluyorum. Bu mat bronzerın kokusuna bayılıyorum ancak fiyatı çok pahalı ve dibini epey çabuk gördüğüm için bir daha satın alacağımı sanmıyorum.




Son adımda ise Note Sandy Pink (*) allığı, açılı ve yumuşak bir fırçayla uyguluyorum. Bu allık da mis gibi kokuyor ancak yanakta, pakette göründüğü kadar pembe durmuyor. Daha çok kahvemsi naturel bir renk veriyor. Şu sıralar kahve alttonlu rujlar kullandığımdan pembe allıklarımı rafa kaldırdım. Şeftalileri de pek sevmediğimden elim genelde buna gidiyor.




İşte son zamanlardaki ten rutinim bu şekilde. Bu yazıda bahsettiğim çoğu ürünün incelemesini blogda bulabilirsiniz. Sol üstteki turuncu arama kutucuğuna istediğiniz marka ya da ürün adını yazarak geçmiş yazılarıma ulaşabilirsiniz. Sevgiler! <3


(*) ile işaretli ürünler PR ürünüdür.

VLOG: Erkek Arkadaşımla Polina'da Kahvaltı.

Anadolu Feneri'nde Kahvaltı, Bonusbay Alışverişim

Note Sandy Pink Allık

$
0
0


Günaydın! Bugün sizlere uzun zamandır severek kullandığım bir allığı tanıtacağım. Söz konusu allık olunca kendime bir tek pembeleri yakıştırıyorum, biliyorsunuz. Şu anda dibini görmek üzere olduğum MAC Pink Swoon (üretimi durduruldu, bulursanız düşünmeden alın) ve adeta yediğim Chanel Inspiration varken başka allıklara dönüp bakmıyorum bile ancak birkaç ay önce elime geçen NOTE Cosmetics paketini kurcalarken, 'bu allığı da sevebilirim' diye düşündüm çünkü kokusu ve dokusu ipek gibi, yumuşacık. 




Bana gönderilen ürün maalesef hatalı. Kapağını babam bile zor açıyor. Bu sebepten her gün kullandığım haftalarda kapağını hafif aralık bırakıyorum. Bunun dışında allığın alt kısmından bir fırça çıkıyor. Çoğu allıkla birlikte gelen ve genelde iş görmeyen fırçalardan biri. 

Ürünün inanılmaz güzel bir kokusu var ve uygulama esnasında ve sonrasında hassas cildimi rahatsız etmiyor. Rengi ise göründüğü kadar toz pembe değil, daha çok kahvemsi bir pembe. Uygulaması kolay, pigmentasyonu fiyatına göre gayet iyi.




Benim yüzümde, fondoten üstünde 1-2 saat kadar kalıcı oldu. Diğer allıklarıma göre epey çabuk uçuyor, bu yüzden altına krem allık sürerek kalıcılığını arttırmayı tercih ediyorum.




En çok kahve alt tonlu rujlarla yakıştırdığım bu allığı ten rutinimde (okumak için buraya tıklayabilirsiniz) göstermiştim. Siz Note ürünlerini denediniz mi? Mutlu haftalar. <3


*Ürün Note Cosmetics tarafından deneyimlemem için gönderilmiştir.

*Note ürünlerini Boyner mağazalarından satın alabilirsiniz.

Unutursam Fısılda, Gratis ve Watson's Alışverişi

Wet N Wild - Just Peachy

$
0
0


Günaydın! Bugün sizlere yeni favori rujumu tanıtacağım. Öncesinde Wet N Wild'la tanışma ve bu rujla kavuşma hikayemden bahsetmek isterim. 

Wet N Wild henüz ülkemize gelmeden, zarif arkadaşım Aslı sayesinde Think Pink isimli rujunu deneme şansım olmuştu. Başka bir arkadaşım Think Pink'e el koydu ve tam 1 hafta sonra Gratis Wet N Wild'ın ülkemize geleceğini duyurdu. Bir geldi, pir geldi. Uygun fiyatlı ve fiyatına göre başarılı ürünleri olunca raflar çabucak boşaldı. Bloglarda far paletleri, rujlar, ojeler havada uçuştu. Bense markayı her zamanki gibi geç kavradım ve son indirimde attım kendimi Gratis'e. 

Bir indirim düşünün. Yere düşen bir paket pamuk için kıyametlerin koptuğu, rafta kalan son Brule far için izdihamın çıktığı bir indirim… Elbette Gosh gibi Wet N Wild rafının da dolu olmasını beklemiyordum ancak ilk günden yağmalanmasına da şaşırdım. Neyse ki birkaç parça bir şey alabildim. Just Peachy ruj da aldıklarımdan biri.




Öncelikle ambalajdan başlamak isterim. Gerçekten çok ama çok kullanışsız. Şeffaf kapak asla tam oturmuyor, otursa da rujun gövde kısmı sallanıyor. Ruju açıp kapadıkça ürün şeffaf kapağa bulaşıyor. 




Wet N Wild'ın bu ruj serisinin yapısı epey kuru ancak mat rujların duruşunu ve kalıcılığını benim kadar seviyorsanız bu sizi pek rahatsız etmeyecektir. Yine de arzu ederseniz altına bir dudak nemlendiricisi uygulayarak sürümü kolaylaştırabilirsiniz.




Mat rujlar genel anlamda zaten kalıcıdır ancak Just Peachy, dün sabah 8:30 civarında uygulamama, tonla şey yiyip içmeme rağmen 15:00'e kadar hala taptaze göründüğü ve sonrasında da tazeleme gerektirmediği için (ben yine de sürdüm ama o haliyle de güzel görünüyordu) beni kendine hayran bıraktı.

Renk gördüğünüz gibi çok güzel, her tene uyumlu. MAC Kinda Sexy'e çok benzetilse, hatta 'dupe' yani muadil gösterilse de bence tıpatıp aynı değiller. Evet ikisi de mat ve ikisi de şeftali ancak Just Peachy'nin sürümü daha kolay, kalıcılığı daha başarılı ve rengi biraz daha pembemsi/somonumsu. Kafanızda soru işareti kalmaması açısından iki rujun karşılaştırmasını da aşağıya bırakıyorum. Ne düşünüyorsunuz? Sizce de herkese yakışmaz mı? Mutlu haftalar. <3




*Wet N Wild ürünlerini Gratis mağazalarından satın alabilirsiniz.

*Ürünün normal fiyatı 9 TL ancak ben %50 indirimle 4,5 TL'ye aldım.


Twitter: urfacemycanvas8





Soleil Tan De Chanel Bronzlaştırıcı Makyaj Bazı

$
0
0


Günaydın! Bugün sizlere Youtube ve blog camiasının şüphesiz en çok konuşulan, kullanılan ve övülen ürünlerinden birini tanıtacağım. Bronzlaştırıcı makyaj bazı, krem bronzer, köpük bronzer… Nasıl adlandırırsanız adlandırın. İşte karşınızda ta kendisi.




Yurtdışında ne kadar yere göğe sığdırılamıyorsa, Türkiye'de o kadar görmezden gelinen ürünlerden biri bence. Öyle ki, Sephora'da Chanel standında en alt köşeye ufacık testerı konmuş. Dikkat çekmiyor. Ürünün kendisini görmek isteyince, görevli alakasız bir çekmeceden çıkarıp veriyor. Instagram'da ben ve arkadaşlarım bu ürünün ülkemizde de satıldığını duyurunca insanlar şaşırıyor. Neyse, en son geçen hafta Capitol AVM'de yine 1-2 tane gördüm ancak makyaj artisti, bunun sezonluk bir ürün olduğunu ve bir dahaki yaza kadar stoklarına gelmeyeceğini söyledi. Alacaklar varsa acele etsin derim.




Dönüyorum Soleil Tan'e. Paketi klasik, sade ama göz alıcı Chanel paketlemesi. 




Ürün 30 gram ve açıldıktan sonra kullanım süresi 18 ay.




Kapağı açınca karşımıza plastik bir koruma çıkıyor. Bu da ürünün hem kirlenmesini, hem de kurumasını engelliyor.




Bronzer inanılmaz iştah açıcı görünüyor. Tahmin ettiğiniz gibi ürün fotoğraflarını ilk aldığımda, kullanmadan önce çektim. İlk birkaç gün izledim, kokladım ve kaşıklayıp yememek için kendimi zor tuttum. Yanına da iki muz dilimi, of of. <3




Bronzer katı bir köpük formunda. Hem makyaj altına, yüzün daha bronz ve sıcak durması istenilen bölgelere, hem de fondoten üstüne normal bronzer gibi uygulanabiliyor. Doğal duruşlu kontür yapmak için de ideal. Kokusu da kapağı açar açmaz gelmeye başlıyor. Chanel'in pudraları ve fondotenlerindeki o hafif gül/çiçek kokusu bu üründe de hakim.




Ben bu ürünü Real Techniques Buffing Brush'la, fondoten üstüne uygulamayı tercih ediyorum. Sentetik tüyler ürünü yutmuyor, fırça darbesi bırakmadan homojen bir şekilde uyguluyor.

Fondotenimden hemen sonra elmacık kemiklerim, şakaklarım, burnum ve çeneme azıcık uyguluyorum ve sanki tatilden yeni dönmüşüm gibi bronz ve sağlıklı bir görünüme kavuşuyorum ancak uyarmalıyım, ürün az az kullanılmalı çünkü epey koyu bir turuncu. 




Unutmadan, bronzerın içinde sim denmeyecek kadar küçük, minicik ışıltılar var. 




Şimdilerde yüzümü ısıtmak için severek kullandığım bu ürünü, annem bir yurtdışı seyahati sırasında aldı ancak dediğim gibi Chanel standlarında bulabilirsiniz. Olmazsa olmaz değil ama birkaç ay kullanıp bir blog satışında elimden çıkarttığım Bourjois köpük bronzera göre çok daha kalıcı ve onun gibi yapış yapış değil. Son olarak ülkemizdeki satış fiyatının yaklaşık 120 Lira olduğunu hatırlatıyor, herkese mutlu günler diliyorum. <3



Rimmel London Lash Accelerator Maskara

$
0
0


Günaydın! Cuma gününün yazısı son zamanlarda severek kullandığım maskaram üzerine olsun dedim ve karşınızda, son 1 aydır her gün kullandığım Rimmel London Lash Accelerator. 




Uygun fiyatlı maskaralar beni her zaman memnun etmiş, pahalı ürünlere göre beklentilerimi daha iyi karşılamıştır. Özellikle Maybelline ve Rimmel London'ın hangi maskarasını denediysem memnun kalmış olduğumdan sıra Lash Accelerator'a gelmişti. Birkaç ay önce Watsons'tayken bir tane kaptım. Kullanmaya başladığımda yapısı ıslaktı ama buna rağmen benim makyaj tutmayan gözlerimden akmadığı için çok sevmiştim. Bugün tam 1 aydır kullanıyorum, zerre kurumadı, topaklanma, dökülme yapmadı ve hala akmıyor. Kıvırdığım kirpiklerimi tüm gün kıvrık tutuyor, biraz sertleştirse de kalıcılığı hoşuma gidiyor. 






Fırçası ince uzun ve sık tüylü. Kirpiklerime çok az hacim, bol tarama ve uzunluk veriyor. Yeterince siyah ve Garnier Kusursuz Makyaj Temizleme Suyu ile kolayca çıkıyor. Günlük maskaram olarak keyifle kullanıyorum.Çoğu vlogger bunu alt kirpiklerine bile sürüyor ama ben denediğimde akma yaptı ve biliyorsunuz rakun gibi gezmeye hiç tahammülüm yok. Bu yüzden üst kirpiklerime kullanmaya devam. Sizin son zamanlarda kullandığınız günlük maskara hangisi? Sevgiler! <3


*Satış fiyatı yanılmıyorsam 14 TL civarı ve tabii ki Watsons'lardan alabilirsiniz.



Dior Nuit 1947 Oje

$
0
0


Günaydın! Bugünün yazısı yine bir 'siyaha çalan bordo'üzerine olacak. Annemle babamın seyahat dönüşü hediyelerinden biriydi Nuit 1947, uzun zamandır aklımdaydı. Şurada yazdığım yazıdan da anlayabileceğiniz gibi, Dior ojelerin formülünü çok sevdim. Bu ojeden de aynı performansı bekledim ancak yapısı sebebiyle hayal kırıklığına uğradım...




Yapısı diğer Dior ojelerime göre epey yoğun. Sürümü gerçekten zor. Yine hızlı kuruyor ve tırnaklarımda top coat desteği olmadan 2 gün, destekle 3-4 gün kadar kalıcı oluyor ancak sürümü çok zor olduğundan elimin çok sık gideceğini düşünmüyorum. Diğer 2 ojemde böyle bir sorunla karşılaşmamışken neden böyle olduğunu çözemedim. Şansıma oje bozuk çıktı sanırım.

Ojenin farklı ışıklarda çekilmiş iki fotoğrafıyla birlikte yazıyı sonlandırıyorum. Renk gerçekten çok güzel, acı bir bordo ancak Flormar 323'ü 3 kat sürünce de aynı rengi elde edebiliyorum. Bu yüzden bu oje benim için tam bir hayal kırıklığı oldu. İşte böyle. Sevgiler. <3

*Görsellerde ojenin 2 kat uygulanmış halini görüyorsunuz.






*Atatürk'ü saygı ve özlemle anıyoruz. 1881 -  



Clinique Smart Serum || Gerçekten Akıllı Mı?

$
0
0


Haftanın ortasından, en sevdiğim günden günaydınlar! Bugün sizlere, yaklaşık 2 aydır kullandığım Clinique Akıllı Serum'dan bahsedeceğim. Öncelikle bu seruma neden akıllı dendiğiyle başlamak isterim. 




Ürün, cildin problemli kısmı neyse, sorunlu bölgesi neresiyse onu tamir etmeyi vaat ediyor. Bu yüzden ürüne akıllı serum deniyor. 




Tüm cilt tiplerine uygun fondotenlerin gerçekten 'tüm' cilt tiplerine uyduğuna inanmadığım gibi, bu tarz 'sorun neyse çözer' serumlarından da, kremlerinden de mucizeler yaratmalarını beklemiyorum açıkçası. Clinique Smart Serum da kuru, çok kuru, hassas, karma, yağlı, akneli tüm ciltlere uygun olarak geçiyor ancak ben birkaç aydır her gün kullanan biri olarak çok kuru ve çok yağlı ciltlerin kendisiyle iyi anlaşabileceğine inanmıyorum.




Akıllı Serum, Clinique'in her ürünü gibi alerji testinden geçmiş bir ürün. Üzerinde yazılanlara bakılırsa; sabah ve akşam nemlendiriciden önce düzenli olarak uygulandığında, ciltteki renk eşitsizliklerini, kırışıklıkları ve onarım gereken her bölgeyi gözle görülür bir biçimde düzenleyen bu serum parfüm de içermiyor.




Gösterişten uzak gri şişesinin makyaj masamdaki duruşunu seviyorum. Bu arada bendeki şişenin 30 ML olduğunu da eklemeliyim. Ürünün bir de 50 ML'lik şişesi var.



Gelelim seruma ve bendeki etkisine. 1,5 pompayı yaklaşık 2 aydır sabah ve akşam temizlenmiş cildime nemlendiriciden önce uyguluyorum. Parfüm, çiçek ya da meyve kokmayan değişik kokusunu seviyorum. Zaten çok keskin kokmuyor, hassasiyet yaratmıyor. 

Ellerimle yüzüme yaydığım serumun cildime nüfuz etmesini bekliyor, daha sonra nemlendiricimi uyguluyorum. Cildimi adeta bir makyaj bazı gibi pürüzsüzleştirdiğini ve makyaj için daha net bir zemin oluşturduğunu hissediyorum. 

Cildimde leke, akne ya da eskisi gibi kuruluk şeklinde spesifik bir sorun olmadığı için ben bu seruma uygun, ideal bir denek miyim, onu da bilmiyorum ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, birkaç ay önce fazla nemlendirmeden ve yağlı ürün kullanmamdan ötürü yağ dengesi bozulan T bölgemi kontrol altına aldı. Kurumaya başlayan yanaklarımı da eski nem dengesine kavuşturdu. #buserumgalibagerçektenakıllı

Gel gelelim şöyle bir durum da var; burnumun çevresine yapışıp kalan kırmızı lekelere hiç etkisi olmadı. Ya da mimik çizgilerimde gözle görülür bir kırışıklık azalması gözlemlemedim. Dolayısıyla bu serum benim için cildimi makyaja hazırlayan, pürüzsüzleştiren ve yumuşatan, T bölgemdeki yağı kontrol altına alan bir makyaj bazından farklı bir şey yapmadı. #buserumokadardaakıllıdeğilmiş

Konu cilt bakımı ve serum olunca cilt neye açsa onu doyurmalı diye düşünüyorum. Örneğin geçen yıla kadar cildim kuruluktan çatlayan, her şeye reaksiyon gösteren bir ciltti ve ben uzun süre Rexaline'in %70 nem vaat eden serumunu kullanmıştım. (Rexaline Sephora'larda satılıyor.) Gerçekten cildimi neme doyurmuştu. 

Toparlarsak, ben bu serumu belli bir problemi (aşırı yağlanma, akne, lekeler, kuruluk vs.) olan ciltlere değil ancak benim şu anki halim gibi, çok rahatsız edici bir sorunu olmayan, 'cilt bakım rutinime bir serum da oturtayım' diyen ve cildindeki nem-yağ dengesini sağlayıp yüzünü makyaja hazırlamak isteyenlere tavsiye edebilirim. 

Peki ben bitince bir daha alır mıyım? Fiyatını görmeden önce sorsaydınız, cevabım evet olurdu çünkü yüzümde bir şeyler yaptığını, en azından yağı dengeleyip pürüzsüzleştirdiğini görebiliyorum ancak fiyatını az önce bu blog yazısının sonuna yazmak için bulduğumda cevabımı 'hayır' olarak değiştirmeye karar verdim. Cildimin şu anki halini koruyabilirsem zaten bir seruma ihtiyacım olmaz. Kurursa tekrar Rexaline'e yönelirim. Olmadı şu meşhur Estee Lauder Advanced Night Repair'i denerim. :) 

Ürünü Boyner, Sevil, Sephora, clinique.com.tr ve Clinique standı olan her yerden satın alabilirsiniz. 30 ML satış fiyatı 225 TL. Fiyatı 100 Lira olsa yine alırdım ama maalesef, 225 Lira'yı hakedecek bir serum olduğunu düşünmüyorum. Sırada beklentilerimin çok yüksek olduğu Estee Lauder Advanced Night Repair var. Sevgiler!

*Ürün Clinique Türkiye tarafından deneyimleyip yorumlamam için gönderilmiştir. Teşekkürler Clinique!






Haftasonu Vlogu #1

Viewing all 518 articles
Browse latest View live