Quantcast
Channel: Görkem Karman Abat
Viewing all 518 articles
Browse latest View live

Le Volume De Chanel Maskara İncelemesi

$
0
0


Günaydın! Günün yazısı Chanel Le Volume maskara üzerine olacak. Sanıyorum ki yaklaşık 1,5 aydır kullanıyorum kendisini. Genelde çok övülen ürünlere, hayal kırıklığına uğrama korkusuyla pek yanaşmamayı tercih etsem de (sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer derler, bilirsiniz) bu kez işler düşündüğüm gibi olumsuz gitmedi. Ben bu maskarayı gerçekten çok beğendim.




Bir maskaraya ne zaman 20, bilemedin 30 Lira'dan fazla ödesem o parayı çöpe atmış gibi hissederim çünkü şu ana kadar hiçbir pahalı/marka maskara beni tamamiyle tatmin etmedi.Hacim vereni aktı, akmayanı kirpiklerimi yapıştırdı. Bir türlü olmadı. Ben de favorilerim olan Maybelline The Falsies Black Drama ve Flared ile yoluma devam ettim ancak sevdiğim ve blogunu rehber olarak gördüğüm arkadaşım Pınar, (blogu için buraya tıklayın) bu maskaradan vazgeçemediğini belirttiğinde daha fazla direnemedim ve gözümü karartıp Sephora'nın yolunu tuttum.

Siyah, asil ve sade ambalajını açtığımda fırçasına bakakaldım. 'Böyle bir fırça kirpiklere nasıl hacim verebilir ki?' dedim ancak ilk katı uyguladığımda karşılaştığım sonuç beni epey şaşırttı ve memnun etti.






Maskara fotoğraflamak konusunda berbatım, biliyorum. Bana inanın, kirpiklerimi yukarıdaki görsellerde göründüğünden en az 2 kat daha hacimli ve uzun yapıyor. Bu arada yukarıdaki fotoğraflarda maskaranın yalnızca tek kat uygulanmış halini görüyorsunuz.

Özelliklerini kısaca özetleyecek olursam; hiçbir şeyin durmadığı kirpiklerimden asla akmadı, dökülme yapmadı. 1,5 aydır her gün kullanmama rağmen ürün hala kurumadı. Tek kat uyguladığımda günlük kullanıma uygun hacimli ve uzun kirpikler, 2-3 kat uyguladığımda topaklanmadan takma kirpik etkisi verdi. (Abartmıyorum. Kuzenimin nişanına giderken takma kirpik takmaktan vazgeçtim çünkü gerek kalmadı.) Kirpiklerimi simsiyah yaptı. Gerçekten her kullandığımda bir kez daha hayran kalıyorum bu maskaraya.

Gelelim olumsuz yanlarına. İlki; fırçası ve yapışkan yapısı sebebiyle uygulama esnasında kirpiklerimin aralarına (eyelinerımın üstüne) bulaşması. Çok enteresandır ki, bu yapışkanlık maskarayı uyguladıktan 1 dakika sonra geçiyor ve akma ya da bulaşma sorunu yaşamıyorsunuz ancak uygulama sırasında dikkatli olmanız gerekiyor. Bir diğer kusuru ise tabi ki fiyatı. İçim yana yana satış fiyatının 109 Lira olduğunu belirtmek istiyorum. Chanel maskaraları Sephora'lardan veya şuradan online olarak satın alabiliyorsunuz.

'Bu kadar para harcamadan da benzer bir etki elde edebilir miyim?' derseniz, size Maybelline Black Drama'yı öneririm. İncelemesine buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Yarınki yazıda görüşürüz. Mutlu günler. <3






Kaş Doldurma Hakkında || Uygun Fiyatlı Alternatifler

$
0
0


Günaydın! Bugün, kaş doldurmayla ilgili deneyimlerim üzerine bir şeyler yazacağım. Kaş konusunda bilir kişi değilim ve mükemmel kaşlarım yok ancak kendimce deneyimlediğim birkaç ürünü burada paylaşmak isterim.

Yukarıdaki kolajda gördüğünüz gibi, çizilmişcesine ya da yüze sonradan monte edilmişcesine koyu ve keskin bir biçimde doldurmuyorum kaşlarımı. Kimisine öylesi de yakışıyor gerçi ama bence çok sert görünümlü kaşlar için kusursuz orantıya sahip bir yüz gerekiyor. Benim zayıf yüzüm bunu kaldırmadığı için yine doğal ama biraz daha tanımlanmış görünecek şekilde boşlukları dolduruyorum. Bu arada herkes kaşlarını doldurmak zorunda değil. Videolarda ve bloglarda gördüğümüz çoğu şeyi uygulamak 'zorunda' hissediyoruz ya kendimizi…

Kullandığım ürünlere geçmeden önce kaşlarımı aldırmadığımın da altını çizeyim. 16 yaşında, ergenliğimin doruklarındayken, komşumuzun kızının eline cımbızı vererek hayatımın hatasını yapmıştım. Aynanın karşısına geçip, kaşlarımın beni 35 yaşında gösterecek incelikte alındığını görünce nasıl mutlu olmuştum. Şimdi o fotoğrafları bir bir yakmaktayım. Buradan kardeşim yaşındaki okuyucularıma da seslenmiş olayım; her şeyin bir yaşı var. Anneninizin sözünden çıkmayın. Ben ne zaman çıksam bin pişman oldum… (Mesaj da verildiğine göre yazıya dönüyorum.)




Kaşlarımı düzeltmeye, onları yukarı doğru tarayarak başlıyorum. Bunun için yaklaşık 3 senedir Sephora'nın kaş/kirpik fırçasını kullanıyorum. Yukarıdaki görseldeki, Sephora'nın yeni fırça serisinden. Eskisini anneme verdim.




Bu, çift taraflı bir fırça. Üst kısmındaki metal tüyler, topaklanan maskarayı kirpiklerinizden temizlemek için, alt kısmındaki sık ve sert tüyler ise benimkiler gibi çabuk karışan ve düşen kaşları tarayıp düzeltmek için kullanılıyor. İlla bu tarz bir ürüne para vermek zorunda değilsiniz. Bitmiş maskaranızın fırçasını iyice yıkayıp temizleyerek kaş tarağı olarak kullanabilirsiniz.




Sıra geliyor doldurma işlemine. Dediğim gibi herkes kaşlarını doldurmak zorunda değil ancak şöyle bir gerçek var ki; kaşlar, yüzü çerçeveleyen ve en az doğru makyaj kadar önem taşıyan öğeler ve doğru doldurulan kaşlar, hem fotoğraflarda güzel çıkmanıza, hem de yüzünüze ifade katmanıza yardımcı olur.

Ben bu işlem için yaklaşık 3 senedir aynı farı kullanıyorum. MAC Omega, kaşlarıma neredeyse birebir uyan küllü bir tona sahip. Fotoğraflarda açık göründüğüne bakmayın. Benimkiler gibi küllü kumral kaşlarınız ya da açık kumral/koyu sarı kaşlarınız varsa yüksek ihtimalle size de uyacaktır. MAC'e para vermek istemezseniz de, kaş renginize en yakın ve tabi ki mat, uygun fiyatlı bir far da iş görecektir. The Balm'ın yeni kaş kiti, Wet N Wild ve Flormar'a bakılabilir. Bir de ülkemize yeni gelen Gosh markasının kaş ürünleri epey meşhur.

3 senedir kullanmama rağmen hala bitiremediğim Omega'yı kaşlarıma uygulamak için severek kullandığım 3 ayrı fırça var. İlki, Real Techniques'in kaş fırçası. Bu fırça ne yazık ki tek olarak satılmıyor. Kendisine sahip olmanız için Eye Starter Kit isimli göz fırçası setini almanız gerekiyor. Yumuşacık tüyleri, ideal açısı ve kalın kesimiyle kaşlarımı en hızlı şekilde doldurmama olanak veren fırça bu.

Bir diğeri ise yine Omega farla yaşıt MAC 266 fırçam. 266'nın kılları epey sert ve yoğun. Bu sebeple, kaşlarımı biraz daha güçlü doldurmak istediğimde elim hep ona gidiyor.

Son favorim de, yazısını şurada yazdığım Flormar setten çıkan minik açılı fırça. Kaşlarımı inanılmaz doğal bir biçimde dolduruyor. (*)




Herkes doldurma işlemi için far kullanmak istemeyebilir. Kaş kalemleri, diğer yöntemlere göre çok daha pratiktir. Benim de acelem olduğunda ya da biraz daha belirgin kaşlar istediğimde tercihim, ülkemizde bulunmayan Anastasia Perfect Brow Pencil'dan yana oluyor. Bendeki rengi Soft Brown. Kaşlarıma bir tık koyu geliyor ama kaleme minimum baskı uygulayarak kaşlarımı doldurduğumda çok hoş görünüyor ve renk farkı göz tırmalamıyor.

Omega farla tanışmadan önce kullandığım kaş kalemi ise Flormar'a aitti. Hatta annem hala Flormar'ın kaş kalemini kullanıyor. Gerçekten başarılı. Ne kaşlara zarar verecek kadar sert, ne de kaşların arasında eriyip birikme yapacak kadar yumuşak. Uygun fiyatlı kaş kalemi arayanlara gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim.




Geliyoruz sabitlemeye, yani benim için en önemli kısma. Kaşlarımı doldurmasam, o gün hiç makyaj yapmasam bile mutlaka MAC'in şeffaf kaş maskarasıyla kaşlarımı yukarı doğru tarıyorum. Bu ürün, kaşlarınızı kaskatı yapmadan sabitliyor. Benimkiler gibi gün içinde kıpırdayan düşük kaşlarınız varsa MAC'in bu ürününe bayılacaksınız. Ben 3. tüpümdeyim. İsterseniz renk seçenekleri de mevcut ancak ben şeffafla başladım, yoluma da öyle devam edeceğim.

Daha önce deneyimlediğim bir diğer kaş maskarası da Benefit'in Gimme Brow isimli ürünü. Kumral, içinde kızıllık barındırmayan kaş maskarası arayanlar bu ürüne bayılacaklar. Üstelik uzun vadede kaşlardaki boşlukları dolduruyor. Benim sol kaşımın üst kısmında, yanlış alımdan dolayı küsen kaşlarımı tekrar çıkarttı. Bu yüzden minnettarım kendisine. Detaylı yazısı burada. Hatta kendime yeni yıl hediyesi bir Gimme Brow alayım ben…

Kullanmadığım ama methini duyduğum uygun fiyatlı kaş maskaralarından bazıları ise; Wet N Wild ve Essence'e ait. Bir de Rimmel London'ın yeni çıkardığı renkli kaş maskaraları var. Onlara da bir bakmak gerek. 

İşte böyle. Siz kaşlarınızı nasıl dolduruyorsunuz? <3


(*) ile işaretlenmiş ürünler firma gönderisidir.


Clinique Alt Kirpik Maskarası

$
0
0


Günaydın! Günün yazısı, senelerdir severek kullandığım ve bitirdikçe yeniden satın aldığım bir ürün üzerine olacak. Yazıyı çok uzun tutmayacağım çünkü bu maskara hakkında daha önce bir inceleme videosu çekmiştim ve hakkındaki düşüncelerim, birkaç cümleyle özetleyebileceğim kadar net.




Clinique Bottom Lash Mascara (alt kirpik maskarası); minicik fırçası, 2 ML'lik tüpü ve asla akmayan, dökülme yapmayan formülüyle alt kirpiklerinizi tek tek tanımlıyor. Ben daha önce hep siyah rengini kullanmış olsam da bu kez stokta olmaması sebebiyle koyu kahve rengini aldım ve bakışları aşağıya çekmeden kirpikleri belirginleştirdiği için günlük kullanımda siyahtan daha çok sevdim.




Yukarıda da görüldüğü üzere kirpiklerimi biraz yapıştırmış, ancak bu, maskara bitmek üzereyken ya da kuruduğunda karşılaşılabilen bir durum. Bir de nedense kahverengi olanın yapısı siyaha göre biraz daha kuru geldi bana. 

Alt kirpiklerimden yalnızca ılık su ile çıkan ve ben silene kadar akmayan bu maskarayı çok seviyorum ancak aldığım duyuma göre ülkemizde pek talep görmediği için raflardan kaldırılıyormuş. İlk bulduğum yerde 1 siyah, 1 kahverengi olacak şekilde stoklamak istiyorum.

Clinique markasına ait sevdiğim tek ürün buydu. Gerçekten kaldırılırsa bir daha standına uğramayacağım. İşte böyle. Güzel haftasonları. <3

*Sephora, Boyner ve Clinique standı olan her yerden alabileceğiniz gibi, Clinique Online'dan da sipariş verebilirsiniz ancak şu anda bildiğim hiçbir yerde stokta yok. Satış fiyatı da yanılmıyorsam 28-30 TL.



Chanel Rouge Fatal Oje

$
0
0


Günaydın! Günün yazısı Chanel Rouge Fatal oje üzerine olacak. Yaklaşık 3 ay önce Akasya AVM Sephora'da görüp aklıma yazdığım bu oje, birkaç gün sonra benimdi. Chanel ojelerin sürüm kolaylığı, geniş renk skalası, kuruma hızları, ince fırçaları ve parlak bitişlerine hayran olduğumu daha önce de belirtmiştim. 




Markanın ojelerinin bazılarında kalıcılık problemi yaşasam da, iyi bir top coat (bitirici cila) ile istediğim sonuca ulaşabiliyorum. Rouge Fatal, tek başına da 2-3 gün kadar kalıcı olanlardan. 




Rengi ise; zengin ve koyu bir kırmızı olarak tanımlayabilirim. Bence beyaz tenlere olduğu kadar, buğday ve esmer tenlere de yakışacak bir kırmızı. Tek katta bile tam örtücülük sağlayan bu ojeyi 2 kat uygulamayı tercih ediyorum. Herkese iyi Pazarlar diliyorum. <3




Chanel Taboo yazımı okumak için buraya, Blue Rebel için ise buraya tıklayabilirsiniz. 




Fırça Dosyası || Fondoten ve BB Krem

$
0
0


Günaydın! Günün yazısı, benden çok istenen ve nihayet yazmaya başlayabildiğim fırça serimin ilk kısmı üzerine olacak. Yani bugün, elimdeki fondoten fırçalarını inceleyeceğim. 

Beni uzun süredir takip edenler, koleksiyonumu ne kadar daralttığımı ve artık gereksiz (neredeyse) hiçbir şey almadığımı bilirler. Makyaj malzemelerimi bu kadar azaltmışken, elimdeki fırçalara da şöyle bir göz gezdirip kullanmadıklarımı uygun fiyata satmıştım. Şu an elimde kalanlar, vazgeçemediğim has fırçalar ve tabi ki yalnızca fondoten uygulamak için değil, bb krem, renkli nemlendirici ve benzeri baz ürünler için de kullanılabilirler.

Bloga yazdığım ilk yazıdan beri her fırçayla her fondotenin uyuşamayacağını savunuyorum. Gerçekten de böyle. Zaten fırçaların detayına indiğimde, en çok hangi fondotenle yakıştıklarını da belirteceğim. Son olarak, bu yazıda gördüğünüz fırçaları, serinin diğer yazılarında da görebilirsiniz çünkü bazı fırçalar çok amaçlı; yani hem fondoten, hem allık, hem de bronzer için kullanılabiliyorlar. Haydi başlayalım.




MAC 187, benim ilk MAC fırçalarımdan. Senelerdir kullanıyorum ve bir tane bile tüy dökmedi, yazısı silinmedi. Hem dayanıklı ve MAC'in her kuruşu hakeden nadir fırçalarından biri olduğu için, hem de ben fırçalarımı çok temiz kullandığım için bu kadar sağlam. 

Duo fibre tüylere sahip 187, ürünleri minimal bir şekile uyguluyor. Ben kendisini senelerdir bronzer ve koyu renk allıklar için kullansam da, son 1-2 aydır fondotenimi uygulamak için kullanıyorum ve sonuç inanılmaz doğal oluyor. Korktuğum gibi fırçanın tüyleri yüzümde iz bırakmıyor, aksine aşırı pürüzsüz bir görünüm elde ediyorum.

Real Techniques, Flormar ve Sedona Lace başta olmak üzere birçok duo fiber fırça denedim ama söz konusu fondoten olunca hiçbirinden MAC 187'deki verimi alamadım. Bronzerı hepsi güzel yayıyor ama fondoten konusunda bence bu fırça bir adım daha önde. Benim bu fırçaya en çok yakıştırdığım iki fondoten ise; MAC Face&Body ve Make Up For Ever HD. Bu fırçanın ömrü dolduğunda Sigma'daki muadilini denemeyi düşünüyorum. 

Satış fiyatı: 114 TL. MAC mağazalarından ve şuradan satın alabilirsiniz.




Real Techniques Buffing Brush ise bende yedeği olan fırçalardan. Acelem varsa ve fondotenimin yüzümde kaybolmasını istiyorsam bu fırçayı kullanıyorum. Sentetik ve sık tüyleri ile toz, likit ve krem tüm ten ürünlerini harika bir şekilde yayıyor. Tüy izi kalmıyor ve bu fırça çok kolay yıkanıp, çok çabuk kuruyor. En sevdiğim fondoten fırçam diyebilirim. Hele yazısını şurada yazdığım MAC Face&Body fondotenimle birleşince tadından yenmiyor. 

Bu fırça ne yazık ki tek başına satılmıyor. Real Techniques Core Collection isimli setin içinden çıkıyor. Bu seti de Gratis, Watson's, Macro Center ve Kozmela'dan satın alabiliyorsunuz. Setin satış fiyatı her yerde değişiyor ancak bildiğim kadarıyla 60-70 Lira civarı. İçinden çıkan her bir fırçayı severek kullanıyorum. Zaten sevmesem yedeklemezdim, değil mi? :)




Sigma F80 Flat Kabuki ise, en tok tüylere sahip fondoten fırçam. Düz kesimi ve yumuşacık tüyleri sayesinde likit ve krem her fondoteni pürüzsüzce yayıyor ancak bence sadece yoğun yapılı fondotenleri uygularken 'mükemmel' sonuç veriyor. Yani Face&Body gibi akışkan bir fondoteni uygularken harikalar yaratmıyor.

Tüylerinin sık oluşu sebebiyle likit ürünleri birazcık emiyor. Bu yüzden yoğun ve çok örtücü fondotenleri uygulamak ve daha naturel göstermek için de çok ideal. Mesela Estee Lauder Double Wear.

Bir de bu yazıdaki fırçalar arasında en zor temizlenen ve en geç kuruyan fırça bu ama YSL Touche Eclat, L'oreal Lumi Magique ve NARS Sheer Glow fondotenleri uygulamada o kadar başarılı ki, koleksiyonumdan çıkarmaya kıyamıyorum.

Sigma fırçaları ülkemizde yalnızca Kozmela'dan satın alabilirsiniz. (Direkt link burada.) Ben 1-2 sene önce Cloud 10 Beauty'den almıştım.




Real Techniques Expert Face fırça ise gerçekten adı gibi uzman bir ürün. Aynı zamanda kendisi benim ilk Real Techniques fırçam. 3 sene önce İrlanda'dan sipariş verip her gün camda kargo beklediğimi çok net hatırlıyorum. Şimdilerde ise Gratis, Watson's gibi büyük kozmetik mağazalarında satılıyor.

Buffing Brush'a göre daha sık, Sigma F80'e göre daha seyrek tüyleri olan bu fırça, garip şekli sayesinde; göz altı, burun kenarı, kaş altı gibi dar alanlara da uygulama yapmanıza olanak sağlıyor. Yine çok kolay yıkanıp, çabuk kuruyan bu fırça tek olarak satılıyor. Bence pudra bitişli olmayan (Chanel Mat Lumiere, NARS Sheer Matte, L'oreal True Match gibi) her fondotene çok yakışıyor.




Beauty BlenderŞuradaki yazımda söylediklerim hala geçerli. Bu, tüm fırçaları bir kenara attıran sünger. Muadilleri var ama hiçbiri orjinal Beauty Blender gibi değil. İnceleme yazısında gördüğünüz pembe olan Beauty Blender'ım, 1,5 senelik kullanım sonrası epey yumuşadı ve parçalandı. Bir de kedim Üzüm'e oyuncak olunca yenisini almak şart oldu. Bu kez siyah olsun dedim ve blogger arkadaşım Aytül'ün Instagram satışından hiç kullanılmamış olan bu süngeri kaptım. 

Her ama her türlü fondotene uyum sağlayan, gerçekten yüzümde bir şey yokmuşçasına doğal bir biçimde uygulayan ve asla vazgeçemeyeceğim bir ürün olan bu sünger bildiğim kadarıyla yavaş yavaş Douglas mağazalarında görülmeye başlamış. Bu süngere ulaşmanın bir diğer yolu da instagram.com/ludoshemakeup 'tan sipariş etmek ya da Amerika'ya giden hayırsever bir arkadaşınızdan rica etmek. :) Bu arada özellikle pudra formüllü fondotenleri uygulamada zorluk çekenler bu süngere bayılacaklar. Nemli kullanıldığı için, dağıtması en zor fondotenleri bile yumuşatıp harika uyguluyor.

İşte böyle. Sizin favori fondoten fırçalarınız hangileri? Pudra, allık, kapatıcı ve göz makyajı fırçalarıyla ilgili yazıları hazırlamaya devam. Görüşmek üzere! <3



Maybelline The Colossal Kajal Siyah Kalem

$
0
0


Günaydın! Günün yazısı, Maybelline'in en yeni siyah göz kalemi The Colossal Kajal üzerine olacak. Bu kalemin reklamı o kadar yapıldı ki, ürün o kadar abartıldı ki, '12 saat kalıcı' olduğu iddia edilen bu kalemi satın aldım. O da Merve Boluğur'un güzel kaşı gözü hatrına… (Bu kalemin reklam filmini izlemek için buraya tıklayabilirsiniz.)





Kalem, anlaşıldığı üzere asansörlü bir formda ve bence abartıldığı kadar siyah değil. Elime çizdiğim kalpten de görebileceğiniz gibi tek katta siyahtan çok koyu gri gibi görünüyor ancak üzerinden 1-2 kez daha geçtiğimde keskin bir siyah oluyor. Yapısı kremsi, göz içine sürümü çok kolay ancak üst kirpik diplerine uygularken birazcık ufalanıyor. Çizdiğim çizgi homojen olmuyor. Yine üzerinden bir kez daha geçtiğimde düzeliyor.






Gözümün içinde akma yapmıyor fakat göz pınarlarımda ve dış köşelerde birikme yapıyor. Bu da kirli ve sanki çapaklıymış gibi bir görünüme sebep oluyor. Gözümün üstünde ise (far bazıyla birlikte) 5-6 saat kadar rengini ve şeklini koruyor. Bence 9 Lira'ya alınabilecek güzel bir kalem ama daha fazlası değil. Daha kremsi, daha siyah ve bende göz içinde bile daha kalıcı olan Avon Supershock'u hiçbir şeye değişmem. Rimmel London Exaggerate Eyes serisinin siyah kalemi de epey başarılı ve uygun fiyatlı bir üründür. İşte böyle. Siz bu kalemi denediniz mi? Yorumlarınızı bekliyorum. Sevgiler. <3

*Gözlerimin içinden akmayan nadir iki ürün; MAC Blacktrack eyeliner ve AVON Supershock siyah kalem. Bilmeyenler için bu da burda dursun. :)




Ben Bu 3'lüyü Çok Sevdim!

$
0
0


Günaydın! Bugün sizlerle, şu sıralar pek bir sevdiğim 3 yanak ürününü paylaşacağım. Bu ürünler sırasıyla; Bourjois Delice De Poudre Çikolata Bronzer, NARS Dolce Vita allık ve The Balm Mary Loumanizer aydınlatıcı.




Bourjois markasının fondotenlerini çok seven biri olarak, markanın ülkemizden çekilmesine çok üzülmüştüm. Ağustos sonu Kıbrıs dönüşü, havaalanında Bourjois standını gördüğümde ise mutluluktan havalara uçmuştum. Ercan Havaalanı'ndan bu çikolata şeklindeki bronzerı kapmıştım. Son birkaç gündür kullanıyorum ve asla çamur gibi durmayan, kullandığım diğer bronzerlara göre pigmentasyonu epey düşük olan bu pudrayı, MAC 168 numaralı fırçamla uygulamayı çok seviyorum. Hem yüzüme biraz renk, hem de şekil katıyorum. Bronzer mis gibi kokuyor. (Ne yazık ki çikolata kokusu değil ama hoş bir koku.)

Sıra geliyor allığa. Son zamanların favorisi NARS Dolce Vita'yı, geçen yılbaşında İngiltere'den çok zarif bir paket gönderen takipçim Cansu'nun hediyesi Elite Cosmetics allık fırçamla uyguluyorum. Bu fırçaya bayılıyorum, yumuşacık. Dolce Vita'nın detaylı yazısı ise burada.

Son olarak da The Balm Mary Loumanizer aydınlatıcıyı MAC 224 numaralı fırçamla elmacık kemiklerimin üzerine uygulayarak ten makyajımı tamamlıyorum. Bu aydınlatıcıyı daha önce satın almış, fazla sarı bulup satmıştım. Geçenlerde bir şans daha vermek istedim ama ben satın almadan, arkadaşım İnci kendisininkini kullanmadığını söyleyip bana hediye etti. Şimdilerde gözüme daha bir hoş geliyor. Diğer aydınlatıcılarıma göre biraz daha simli ama özel günler için çok hoş bir seçenek olduğunu düşünüyorum.




 Sizin son zamanlarda sevdiğiniz favori yanak kombinlerinizi merak ediyorum. Sevgiler!






Aranan Aydınlatıcıyı Bir Far Paletinde Bulmak...

$
0
0



Günaydın! Aydınlatıcılara yeniden sempati beslemeye başladığımı şuradaki yazımda belirtmiştim ancak elimdekileri severek kullansam da, hayalimdeki elmacık kemiği aydınlatıcısı; ne çok altın, ne çok pembe, ne de çok beyazdı.Elimdekiler bitince bakar, piyasadakiler arasından mutlaka aradığım tarzda bir şey bulurum diyordum ki, aradığım şeye çoktan sahip olduğumu farkettim. Hem de bir far paletinin içinde.




Uzun zamandır severek kullandığım Lorac Pro far paletimdeki (inceleme yazısı burada) Nude isimli renkten bahsediyorum. Günlük hayatta ışıltılı şampanya renklerini göz kapaklarımda pek sevmediğimden bu renge hiç dokunmamıştım. Ta ki 1-2 gün önce 'bunun ışıltısı yüzde de güzel durmaz mı ya?' diyerek, Nude'u elmacık kemiklerimin üstünde gezdirene kadar.





İşte tam istediğim aydınlatıcı; simli değil, ışıltılı. Islak görünümü veren, gün ışığında bile abartılı görünmeyen, beyaz/pembe bir şampanya rengi. Bu paleti zaten çok seviyordum, Nude rengine de ısındığıma göre, bitirince yeniden satın almamak için bir sebep göremiyorum. Bu arada yukarıdaki fotoğrafta, aydınlatıcının rengini tam görebilmeniz için abartılı bir şekilde uyguladım. Normalde tabi ki böyle şerit gibi sürmüyorum. :)

Ne yazık ki Lorac markası ülkemizde bulunmuyor ancak şuradaki hesaptan sipariş verebiliyoruz. Herkese mutlu haftasonları diliyorum. Sevgiler. <3




NYC 246 Oje

$
0
0






Günaydın! Günün yazısı, son zamanlarda en sevdiğim ojelerden biri olan NYC 246 üzerine olacak. 

Bu rengi tanımlamak zor. İlk bakışta sıradan bir kahverengi gibi görünse de, ışık altında zaman zaman gri, zaman zaman da leylak rengi yansımalar görebiliyorsunuz. Ellerimi ölü eli gibi göstermeyen gri ve kahveleri çok seviyorum, bu oje de kesinlikle onlardan biri.

İnce yapısı, hızlı kuruması ve dayanıklı olması sebebiyle benden bir artı daha alan bu ojeyi Watson's mağazalarında bulabilirsiniz. Sevgiler. <3


*Yukarıdaki görsellerde oje 3 kat uygulanmıştır.



Chanel Les Beiges Pudra / Bronzer

$
0
0


Günaydın! Günün yazısı, yaz başından beri kullandığım bronzerım üzerine olacak. NARS Laguna'mın dibini gördükten sonra daha mat bir bronzer istediğime karar verdim ve bu kez bronzer değil de, ten rengimden minimum 3 ton koyu bir pudra almak için yola çıktım. MAC'in MSF'leri gözüme fazla turuncu gelince Sephora'ya girip, Chanel Les Beiges pudraların 40 numaralı renginden bir tane kaptım. Yaklaşık 6-7 aydır kullandığım bu ürün, 12 gramlık, şık, beyaz bir paketin içerisinde geliyor.




Toz tutmaya meyilli siyah bir kesenin içinden çıkan paketi açtığınızda karşınıza bir ayna, bir de küçük fırça çıkıyor.




Yüzü ve burnu kontürlemek için oldukça kullanışlı olduğunu düşündüğüm bu fırça bir kenarda dursun, biz kokudan bahsedelim. Chanel'in ten ürünlerine has şu mis koku…




Gelelim yapısına. Çok pigmentli değil ve dibi kesinlikle çok çabuk görünüyor. Yukarıdaki fotoğrafları, ürünü satın aldığım gün çekmiştim. Şu anda ortasında koca bir delik var.

Kendisi nihayetinde bir yüz pudrası olduğu için, büyük bir fırçayla uygulanmadığı taktirde pudramsı duruyor. Ben yüzümü ısıtmak için MAC 187 Duo Fibre fırçayla uyguluyorum. Diğer mat seçeneklere göre çok turuncu ya da çamurumsu durmuyor.

Fondoten üzerindeki kalıcılığı maalesef 2-3 saat. En azından bende öyle oldu. Bir de sürdükten birkaç saat sonra parça parça durmaya başlaması da can sıkıcı. Uzun lafın kısası, çok daha başarılı ve çok daha uygun fiyatlı bir sürü bronzer varken kendisini bir daha satın almayacağım. İşte böyle. Haftanız güzel geçsin. Sevgiler. <3





Moshos Garden Kil Maskesi (Amber ve Gül)

$
0
0


Günaydın! Günün yazısı, yaklaşık 6 haftadır kullandığım bir kil maskesi üzerine olacak. Öncelikle markayla tanışma hikayemden kısaca bahsetmek isterim. 

1,5 ay önceye kadar Moshos Garden benim için; insta-blogger (şu terimi hiç sevmiyorum, Instagram üzerinden ürün paylaşımları yapan hesaplar diyelim mi?) ve bloggerlar tarafından kullanılan ve epey de sevilen, doğal içerikli ürünlere sahip bir markadan ibaretti. Cildimi derinlemesine temizlemek istediğimi ve bu sebepten Glam Glow çamur maskesi almak istediğimi takipçilerimle paylaştığımda Moshos Garden bana bir paket göndereceğini ve gül özlü kil maskelerinin hassas ciltleri tahriş etmeden temizlediğini söyledi. Paket 2 gün içerisinde elime ulaştı ve o akşamdan beri haftada 1, bazen 2 kez olmak üzere, amber ve gül özlü bu maskeyi keyifle uyguluyorum. İnanın bana, Glam Glow'dan çok daha etkili ve ekonomik. 




125 ML'lik bu ürün, markanın diğer ürünleri gibi %100 doğal. İçeriğinde ise; kil, Isparta'dan gelen has gül suyu, nemlendirici etkili jojoba yağı, gliserin ve amber bulunuyor. Markanın tüm ürünleri cruelty free, yani hayvanlara zarar vermeden üretiliyor. Maske, yüzdeki ölü hücreleri temizleyip ışıltılı bir cilt vermeyi ve nemlendirmeyi vaat ediyor. Bana sorarsanız, düzenli uygulandığında bunların hepsini başarıyla gerçekleştiriyor.




Peki maske nasıl kullanıma hazır hale getiriliyor? Yukarıdaki fotoğraflardan da anlaşıldığı gibi, ürün, katı ama yumuşak bir kil formunda. Ben iki çay kaşığı kadar kili, bir çay kaşığı suyla inceltiyorum. Bunu da minicik bir kasenin içinde yapıyorum. 







Kil ve suyu karıştırmak ve bu karışımı yüzüme yaymak için, Real Techniques'in hiçbir işe yaramayan fondoten fırçası Essential Foundation Brush'ı kullanıyorum. Kili yüzüme sürdüğümde yanma ya da kaşıntı hissetmiyorum. Kurudukça rengi açılıyor ve diğer maskeler gibi kaskatı kesilmiyor.






Ilık suyla temizliyorum. Gerçekten kolay durulanıyor. Garip ve keskin kokusu beni rahatsız etmiyor. Durulandıktan sonraki his ise tam aradığım cinsten; temizlenmiş ve nemli. 

Piyasaki yere göğe sığdırılamayan maskeler gibi ilk kullanımda siyah noktaları temizleme gibi iddialı hedefleri yok. (Hoş, şu pahalı maskeler de bir işe yaramıyor ya.) Bunun sebebi de o meşhur maskeler gibi agresif kimyasallar içermemesi. Dolayısıyla cilde; uygulama sonrası ya da uzun vadede yorma, yıpratma, bozma gibi bir etkisi de söz konusu değil.

Hem makyaj kalıntılarını, hem gün içinde gözeneklerimize dolan kirli havayı, hem de cildimizin ışıldamasını engelleyen her türlü artığı yüzden arındırıyor. Bu maskeyi uyguladıktan sonraki gün cildim daha yumuşak, zemin daha pürüzsüz ve makyajım çok daha güzel oluyor.




Son olarak maske yapımında kullandığım kap ve fırçanın ne kadar kolay durulandığından da bahsetmek isterim. Maskeyi yüzüme uyguladıktan sonra kurumasını beklerken temizleme işlemini yapıyorum. Böylece kil tamamen donmamış ve fırçaya yapışmamış oluyor. Ilık suyla temizliyorum ve kuruluyorum.

Özetlemem gerekirse; gerçekten sevdiğim, yüzümü yormadan temizleyen, kurutmayan bir maske bulduğum için mutluyum. Başa dönme şansım olsa kesinlikle Glam Glow almazdım. Bu kadar anlatmışken bu yazının sonunda bir de Glam Glow güncellemesi yapayım. Kısa güncelleme yazıma geçmeden, bu maskeyi satın almak isteyenler için şuraya minik bir link de koyayım. Ben bu maskeyi bittikçe alırım. Daha iyisini bulana kadar. Sevgiler! Satış fiyatı: 36 TL.

*Ürün Moshos Garden'ın hediyesidir. Teşekkürler Moshos!


Minik Glam Glow Güncellemesi

İlk izlenimlerimi şuradaki yazımda paylaştığım Glam Glow Supermud'ı kullanmaya devam ettim çünkü uzun vadede etkili olacağını düşündüm, hatta umut ettim. Bir de bu maskeyi kullanan arkadaşlarım ve takipçilerimin 'önce cildinin derinliklerindeki kusurları yüzeye çıkartıyor, sonra temizliyor' sözüne inandım ancak farkettim ki ne zaman kullansam, ertesi günü yanaklarımda minik sivilceler çıkıyor.

Özellikle yanaklarıma değdirmeden, sadece burun ve çeneme uyguladığımda bile yanaklarımda hassasiyet belirtileri görüyorum. En son bu maske yüzünden çenemde çıkan sivilce hala geçmedi. Bu yüzden daha fazla kullanır mıyım, bilemiyorum. Siyah noktalarımda da hala azalma gözlemlemedim. İşte böyle.





Dupe (Muadil) Ürünler #3 || CHANEL BLUE REBEL OJE

$
0
0


Günaydın! Günün yazısı, Dupe (Muadil) Ürünler serisinin 3. oje karşılaştırması olacak. Yazısını şurada yazdığım Chanel Blue Rebel ojemin uygun fiyatlı versiyonunu bulmak için epey dolaştım ancak birebir aynısını bulamadım. Geçtiğimiz hafta, Instagram'da ve Blue Rebel incelememin altındaki yorumları dinleyerek Pastel 11'i kaptım. Dolayısıyla bu muadil yazısı bana değil, sizlere ait. Önerileriniz için çok teşekkür ediyor, devamını bekliyorum. :)




Daha önceki muadil yazılarımdaki gibi birebir aynı renkler olduklarını söyleyemeyeceğim ancak Blue Rebel'a en yakın mavi sanıyorum ki bu. Pastel'de minik ışıltılar olsa da 3 kat sürüldüğünde Blue Rebel'a epey yakın görünüyor.

Chanel tek katta bile kullanılabilecek kadar örtücü ve Pastel'e göre çok daha hızlı kuruyor. Ben genel olarak Pastel'in ojelerini sevmiyorum. Sanırım bu yüzden bu ojenin muadili için Golden Rose, NYC ve Flormar'a baktım hep. 






Bir de Chanel bir tık daha koyu diye düşünüyorum. Yine de büyüteçle bakılmadıkça göze batmayacak kadar ufak farklar olduğu için bu yazıyı yazmak istedim. Bu yazıyı yazmamda katkısı olan tüm okuyucularıma da bir kez daha teşekkür ediyorum. Sevgiler. <3


Essie Wicked ojenin muadili için BURAYA,
Dior Massai ojenin muadili için BURAYA tıklayabilirsiniz.





2014 Favorilerim

$
0
0


Günaydın! Bugün sizlerle, 2014 yılının makyaj özetini paylaşacağım. Bu sene gerçekten fazlaca ürün denedim. Çok beğendiklerim de oldu, alıp da pişman olduklarım da ama yılın geneline baktığımda, koleksiyonumdan hiç eksilmeyecek, hep noksan olan ve arayışında olduğum bir çok ürün keşfettim. Beni uzun zamandır takip ediyorsanız zaten bugün paylaşacaklarımı tahmin ediyorsunuzdur ama gelin, 2014'ün favori makyaj ürünlerine hep birlikte bir kez daha göz gezdirelim.




CİLT BAKIMI

Yılın son diliminde hayatıma ve koleksiyonuma katılan iki ürün. İlki, detaylı yazısını şurada yazdığım Clarins One Step Gentle Exfoliating Cleanser, yani tek adımda ölü deriden arındıran hassas temizleyici. Sayesinde yüzümde pürüz, pütür, çıkıntı vesaire kalmadı. Bittikçe alınacak. Diğeri de Moshos Garden'ın %100 doğal kil maskesi. Bu kadar uygun fiyata, tertemiz bir içerik ve cildi yumuşacık yaparak derinlemesine temizleyen bir maske. Daha ne isterim? Detaylı yazısı burada.

Nemlendiricim ise geçen yıldan beri aynı. Cildim değişmedikçe kremim de değişmeyecek. 1,5 sene önce kadar cildim kuruluktan çatlarken, düzenli kullanım sonrası yüzümü karmaya çeviren krem. Missha Near Skin Nutritive Cream. Bitti, aldım. Bitsin, yine alacağım. 

Cilt bakımı kategorisinin son favorisi de, geçen ay 2. kutuya başladığım Kiehl's Avokadolu Göz Kremi. Detaylı yazısı burada. Yoğun nem istiyorsanız daha iyisi yok.




TEN ÜRÜNLERİ

Benefit Porefessional, yine 2. tüpünde olduğum ve çok severek kullandığım bir makyaj bazı. Benim gibi gözenekleriniz genişse ve makyajınızı biraz daha kalıcı kılmak istiyorsanız bu ürünü seveceksiniz. 

Fondotenimi zaten biliyorsunuz. Yine birkaç ay içerisinde 2. tüpüme geçtiğim MAC Face&Body. Bunun hakkında sabaha kadar konuşabilirim, yazabilirim. İyisi mi ben susayım, siz şuradaki inceleme yazısını okuyun. 

Makyajımın en önemli adımı, olmazsa olmazım, kapatıcılar. Bobbi Brown Corrector'ımı bu görsele eklemedim çünkü 3 senedir aynı favori, bıktınız biliyorum. Yine correctorımın üzerine kullandığım iki favori kapatıcım var. İkisinden de vazgeçemem. İlki NARS Radiant Creamy kapatıcı. Hem sivilceleri, hem izleri, hem kızarıklıkları, hem de göz altlarını bu denli güzel örtüp, bu kadar doğal duran başka bir ürün daha var mı, bilemedim. Bu yanılmıyorsam 3 ya da 4. kutum. Su gibi içiyorum adeta.

Ah, MAC Pro Longwear. İki sene önce tanıştım ve vazgeçemiyorum. Detaylı bilgisi ve nasıl kullandığım şurada mevcut. Bir tek rengini değiştirdim. NW15 alıyorum artık. Kaçıncı şişe, inanın bilemiyorum.




YANAKLAR

Bu seneye, en azından benim çekmecelerimde damgasını vuran allık, tabi ki Chanel'in Inspiration krem allığı oldu. Yapış yapış olmayan, kalıcı ve yağlı ciltlere bile uygun bir krem allık düşünün. İşte o burada. <3

MAC Pink Swoon, yine 2013'ün ortalarından beri severek kullandığım ve ne yazık ki birkaç ay önce MAC tarafından üretimi durdurulan joker pembe allığım. Bitince ne yaparım, bilemiyorum. 

Pudra. Yine ben susayım. Aradığım her şeyi sende buldum Chanel Poudre Universelle Libre. <3 Buraya tıklayarak incelemesine ulaşabilirsiniz.




RUJLAR VE DUDAK KALEMLERİ

Son dakikada keşfettiğim Wet N Wild Just Peachy; içindeki mercanımsı pembe ve şeftali tonu ve uygun fiyatıyla kalbimi fethetti. Wet N Wild'ın bütün rujlarını almak istiyorum. Yazısı burada.

MAC Kinda Sexy. Sevmeyeni yok ki. Mat bir şeftali. Her makyaja yakışıyor.

Son olarak yine hayatımın ruju diyebileceğim, çok hızlı tükettiğim MAC Faux. Leylak ve kahve yansımalı bir pembe. En sevdiklerimden. Bu sene tanıştıklarımdan. Yazısı burada.

Dudak kalemlerini fotoğraflayamadım ancak ikisi de belli. Kinda Sexy rujla kullandığım MAC Boldly Bare ve Faux'la kullandığım Essence Satin Mauve. Satin Mauve ufacık kaldı çünkü 2 yıldır kullanıyorum. Gratis'lere bakındım yenisini almak için göremedim. Bulamazsam çok üzülürüm.




FIRÇALAR

Bu sene en sık kullandığım fondoten fırçam şüphesiz Real Techniques Buffing Brush oldu. Far dağıtma ve elmacık kemiklerimi aydınlatmada ise MAC 224'e elim çok sık gitti. Göz altı kapatıcımı tek bir fırçayla sabitledim, o da bayılarak kullandığım Sigma F35'di. Allıklarımı en yumuşak fırçam olan Elite Cosmetics Blush Brush (Londra'da yaşayan takipçim Cansu'nun hediyesiydi.) ile sürdüm. Alt kirpik dibime kızıl kahve farları MAC 212 Flat Definer fırçamla dağıttım ve pudrayı belli belirsiz uygulayan Bobbi Brown Sheer Powder Brush'ı her gün kullandım. Bir de Beauty Blender'ım var ama onu da fotoğraflamadım. 2012'nin sonunda beri favorim. Şimdi Türkiye'ye de geldi, ömrü doldukça yenisini alırım. <3




KAŞ VE GÖZLER

Gözümün içinden bile akmayan tek siyah eyelinerım MAC Blacktrack, bu sene seni epey güzel kullandım. Öyle ki, dibin göründü. Canım arkadaşım Gözde'nin (blogu burada) hediyesi Too Faced Shadow Insurance Primer'ı çok sevdim. İçinde 10 kullanımlık ya var ya yok. İncecik yapısı, göz kapaklarımda ağırlık yapmaması ve göz makyajımı saatlerce sabit tutan bir far bazı olması onu sevmeme yetti de arttı bile.

Emrah kaşlarımı tüm gün sabit tutan MAC şeffaf kaş jeli. Yine çok çabuk tükettiğim ve bitirdikçe aldığım ürünlerden.

Son olarak, aradığım her şeyi bulduğum maskara, Chanel Le Volume. Bu kadar pahalı olmasaydın keşke. Yazısı ve uygun fiyatlı alternatifi burada.

Farları özellikle fotoğraflamadım çünkü elimde çok fazla farım kalmadı. (Koleksiyonumu küçülttüğüm için.) Kalanların da hepsi zaten favorilerim ancak birkaç ay önce tanışıp formülüne ve dokusuna hayran olduğum Burberry farları hatırlatmadan edemeyeceğim. Yazısı burada.

İşte böyle. Benim için gerçekten huzurlu bir yıldı. Hayatımdaki birçok şeye tick attığım, yeni sayfalar açtığım, aradıklarımı bulduğum bir yıldı. Siz bu sene en çok hangi ürünleri sevdiniz? Sevgiler! <3


*Bu sene en çok sevdiğim şarkıyı paylaşmadan yapamazdım. Benim için Photomaton; belirsizlik, kararsızlık, umut, sevgi, arkadaşlık, yaz, fotoğraf ve huzur. Her şeyi ifade ediyor. Bu şarkıdan bu kadar derin anlamlar nasıl çıktı, ben de anlamadım. :) Dinlemek isterseniz linkini şuraya koyuyorum. Bu yazıyı sonuna kadar okuma sabrını gösteren herkesi seviyorum. Mutlu haftasonları!



AVON'la Pratik, Hafif ve Romantik Yılbaşı Makyajı

Yılbaşı Çekilişi Kazananı

$
0
0


İyi geceler. Yılbaşı çekilişi yazımın altındaki geçerli olan 1219 yorumdan 98. sıradaki kişi kazanan oldu. Kendisine mail atacağım. 3 gün içerisinde dönmezse yeni bir kazanan belirleyeceğim. Katılım içim teşekkürler. Herkese sevgiler.





Başörtüsü Kullananlar İçin Doğal Makyaj

Kendime Yılbaşı Hediyesi

$
0
0


Günaydın! 2014'ün bitmesine sayılı günler kala, yeni yılın gelişini kutlamak adına kendime her sene olduğu gibi minik bir hediye almak istedim. Biten Bobbi Brown correctorımı yenilerken, yanına uzun zamandır aklımı çelen bir fırçayı da ekleyiverdim.






Corrector üzerine iki farklı yazım olduğu için detayına girmeyeceğim. Yazılara buradan ve şuradan ulaşabilirsiniz. Bobbi Brown ürünlerini; Bobbi Brown mağazaları, Boyner'ler ve Boyner Online'da bulabilirsiniz. 




Fırça ise Eye Blender, yani göz karıştırma fırçası olarak geçiyor. Bu fırçayı ilk Vivianna Does Makeup'ta görmüştüm. Anna, bu fırçanın en zorlu farları bile çok kolay dağıttığını söylemişti. Göz makyajı konusunda en beceriksiz insanın bile kurtarıcısı olduğunu da ekleyince Eye Blender'ı aklıma yazmıştım.

Yakından baktığımda ve göz çukurumda denediğimde, gözümün soket kısmına, yani farı dağıttığım yere göre epey büyük kaldığını farkettim. Benim bu fırçayı asıl alma amacım da o anda değişti. Elmacık kemiklerimi aydınlatmak için kullanacaktım.


Hani ülkemizden çekilen şu meşhur Inglot'nun bir fırçası vardı. MAC 217'den ve 224'ten büyük ama Real Techniques Setting Brush'tan da küçük. Hani şu vloggerların aydınlatıcı pudra uyguladıkları cinsten bir fırça. Anımsadınız mı? Ben Eye Blender'ı ona benzettim. Yumuşak ve çok sık olmayan uzun tüyleriyle ışıltılı pudraları harika uygulayacağına inanıyorum.




Benim alışverişim bu kadardı. Yalnızca corrector ve fırça, ancak Bobbi Brown çalışanları çok nazikti ve poşetime bir göz kremi, bir de siyah göz kalemi eklediler. İkisi de deneme boyu. Birkaç gündür kullanıyorum ve ilk izlenimlerimi paylaşabilirim.

Hydrating Eye Cream, şu an kullandığım Kiehl's Avokadolu Göz Kremi'nden çok daha ince ve hafif yapıda bir ürün. Ne yazık ki verdiği nem anlık ve benim kurutucu kapatıcılarımla başa çıkamayacak cinsten. Göz çevresi kuru olmayanlar sevebilir belki.

Long-Wear Eye Pencil (uzun süre kalıcı göz kalemi) ise ilk sürdüğümde gözümün içinden dahi pek akmayarak, 'vay be, hakikaten kalıcıymış' dedirten ancak dün gözümün iç, üst kısmından deliler gibi akıp beni pandaya çeviren bir kalem. Hakkında gel gitlerim var. Kesin kararımı biraz daha kullandıktan sonra paylaşabilirim.

İşte böyle. Kendimi ödüllendirmeyi, motive etmeyi çok seviyorum. Bu küçük siyah poşet de benim kendime 2015 armağanımdı. Sizler de kendinize böyle ufak jestler yapıyor musunuz? Sevgiler. <3



Kruidvat Oje Düzeltici Kalem (Asetonsuz)

$
0
0




Günaydın! Günün yazısı, Kruidvat'ın asetonsuz oje temizleme kalemi üzerine olacak. Watsons'ın yılbaşı paketinden çıkan bu ürün, özellikle koyu renk oje sürerken tırnak etine bulaşan kısımları temizlemek için üretilmiş. Ben normalde bulaşan ojelerin kurumasını bekleyip, pamuklu çubuğa biraz aseton döküp kolayca temizliyorum ancak bu ürünün aseton içermemesi ve daha pratik olması epey cazip geldi.




Ürün 4,5 ML ve arka kısmında 3 yedek başlığı var. Kokusu çok keskin değil. Kalem, sivri ucuyla tırnak kenarlarındaki oje fazlalıklarını kolayca temizliyor ancak başlık çok çabuk kirleniyor. Hatta koyu renk ojeler için her bir başlığın tek kullanımlık olduğunu söyleyebilirim.

İşin kötüsü kirlenince bir daha kullanılamıyor. Dolayısıyla arka kısımdaki 3 yedek başlık da kirlenince, bu kalemin ömrü bitiyor. Gerçekten kullanışlı bir ürün ancak bitince (ki bu 2 kullanım sonra gerçekleşecek) satın almayı düşünmem. İşte böyle. Mutlu günler!






*Ürün Firma gönderisidir. Teşekkürler Watsons!



Braun Face Cilt ve Makyaj Temizleme Başlığı

$
0
0


2015'in ilk inceleme yazısından günaydın! Günün yazısı, 2014'ün Aralık ayında elime geçen ve bence geçen senenin en güzel hediyelerinden biri olan Braun Face isimli cihazın, cilt ve makyaj temizleme başlığı üzerine olacak. Fotoğrafını Instagram'dan paylaştığımdan beri, bu ürün üzerine bir ilk izlenim yazısı yazmam bekleniyor ancak ben biraz tereddütlü ve hatta ön yargılı olduğumdan, 7 kez kullanıp öyle paylaşmak istedim düşüncelerimi. Hazırsanız başlıyorum. Tabi ki öncesinde ufak bir giriş paragrafı daha olacak. Bu, biraz uzun bir yazı olabilir. Uyarayım da. :)

2014, cilt bakımının ne kadar önemli olduğunu ve benim bu konuda ne kadar eksik olduğumu farkettiğim bir yıldı. Şurada, şurada ve hatta buradaki yazımdan da anlayacağınız üzere, senelerdir yaptığım makyajlardan, havadaki tozlardan, gözeneklerimi dolduran her şeyden tam anlamıyla yeni yeni arınmaya başladım. 

Yeni ürünler denemenin ve paylaşmanın hazzı muazzam ancak malumunuz, cilt şakaya ve deneme tahtasına çevirmeye gelmiyor. Ne zaman heyecanıma yenik düşüp arka arkaya birçok yeni ürün denesem cildim bana bunun bedelini ödetiyor. Bu sebepten, özellikle cilt bakımı konusunda fazlaca seçici olmaya başladım. Belki bin defa bahsettim ve bundan sonra da ilgili her yazımda vurgulayacağım ama; daha önce yanlış krem kullanım sebebiyle yüzümde çıkan minik ve ağrılı kabarcıklar, birkaç ay boyunca gördüğüm etil alkol tedavisi sayesinde geçmişti. Ne yazık ki bu tedavi gözeneklerimi açmıştı ve cildimi olduğundan daha hassas kılmıştı. Hatta şunu da ekleyeyim: Boynumu ya da yüzümü kaşısam kabuk bağlayan bir tenim var. Bu yüzden, 'bu cihaz hassas ciltlerde ne gibi sorunlara yol açabilir?'şeklindeki soruları bol bol yanıtlayacağım bir yazı olacak. Haydi başlayalım.




Günlerden bir gün yine Clarisonic almayı düşünürken, ki yaklaşık 1 senedir düşünüyorum, kapı çaldı ve kargo bana bu Braun paketini getirdi. Braun, bana ulaşıp adresimi aldığında bu tarz bir ürün göndereceğini tahmin etmemiştim. Havalara uçtum tabi. Braun ve Clarisonic arasında gidip geliyordum zaten. Clarisonic yüksek fiyatı sebebiyle beni düşündürüyordu. Bir de o cihazı kullanıp yüzü tarlaya dönen hassas ciltli bir sürü insanla karşılaşınca gözüm epey korkmuştu. Her iki cihazın da fiyatını tam olarak bilmediğimden başlayayım ben en iyisi. Sadece, Clarisonic'in sürekli bir zamlanma halinde olduğunu ve Sephora'larda satıldığını biliyorum. Braun ise, Braun ürünleri satan birçok elektronik mağazasında ve hatta Watsons'larda da bulunuyor. Duyduğum kadarıyla Braun'un bendeki cihazının fiyatı 220-245 TL arası değişiyor. Bu da onu, Clarisonic'ten daha ulaşılabilir kılıyor.

Paketi açar açmaz karşınıza büyük bir elektronik diş fırçasını andıran cihaz, başlığı ve fırçası çıkıyor. Plastik bölmeyi kaldırınca da minik bir çanta. Çanta içerisinde ise; ışıklı bir ayna ve aparatların temizliğini yapmak için küçük bir fırça bulunuyor.







Ürün, epilatör başlığıyla birleşik halde geliyor. Bu arada, yüzümde çok fazla tüy olmaması, olanların da açık renk olması sebebiyle bu başlığı kullanmaktan biraz korkuyorum ancak benden en çok inceleme yapmamı istediğiniz kısım da tam burası. Bu sebepten bu başlığı yalnızca bıyık bölgemde kullanıp deneyimlerimi yine burada paylaşacağım.

Metal çizginin üstündeki kısmı yukarıya hafifçe itince epilatör başlık, cihazdan ayrılıyor. Sıra cilt bakımı aparatını bağlamaya geliyor. Başlık, aynı şekilde metal çizginin tam üstüne oturuyor. Fırça da çarkın içinde kendine yer buluyor. Benim burada size verebileceğim nacizane tavsiye; fırçayı çarka oturturken parmağınızla kesinlikle ittirmemeniz, zorlamamanız. Fırça, oturması gereken yeri bulunca zaten anlıyorsunuz. Ben ikinci kullanımımda fırçayı rastgele başlığın üstüne bırakıp ittirdim ve cihaz kilitlendi. Şu an bu yazdıklarım biraz anlamsız görünebilir ama kullananlar ve kullanacaklar ne demek istediğimi anlayacaklardır.






Cihaz tek bir kalem pille çalışıyor. Pil bölmesini açmak ise tam bir işkence. Benim gibi dakikalarca uğraşmamanız için size iki pratik yol önereceğim.İlki, kullanma kılavuzunda belirtildiği gibi (yazılı bir şey yok, sadece minicik bir görsel koymuşlar, o da büyüteçle ancak görünüyor) 1 ya da 5 kuruşu tornavida gibi kullanarak kapağı açmak, diğeri de cihazın yanında gelen ışıklı aynanın kulbunu kullanarak açmak. Pili taktıktan sonra da sıra tabi ki kullanıma geliyor. Cihazın nasıl kullanıldığından önce, ne için kullanıldığından ve neler vaat ettiğinden bahsetmeliyim sanırım.

Braun Face, tek bir cihaz ve iki başlıkla, hem yüzdeki tüyleri kökünden almayı, hem de cildimizdeki makyaj artıklarını ve gözenekleri derinlemesine temizlemeyi vaat ediyor. Cilt temizleme başlığı ise, elle yıkamaya göre 6 kat daha etkili peeling görevi görüyor. Tabi bunlar markanın iddiaları. Sıra geliyor benim deneyimlerime.




Fırçayı ve yüzü hafifçe ıslattıktan sonra sıra temizleyicimizi fırçaya dökmeye geliyor. Tam bu aşamada benim yine iki küçük tavsiyem olacak.İlki, uygulama öncesi kesinlikle ve kesinlikle fırçayı da yüzünüzü de ıslatmanız. Cihaz kuru kullanıldığında yüzümüzü ne boyutta tahriş eder, inanın kestiremiyorum. Diğer önerim ise, kullanacağınız temizleyiciyi cihazın fırçasına değil de, yüzünüze yaymanız. İlk uygulamamda köpük temizleyicimi fırçaya döktüm ve cihazı çalıştırdığımda temizleyici yüzüme homojen dağılmadı, fırçanın kılları tarafından emildi. Bu yüzden bu makineyle kullandığım temizleyiciyi mutlaka ıslattığım yüzüme ellerimle yayıp, biraz da fırçaya döküp öyle çalıştırıyorum cihazı.

Kullandığım temizleyiciden de bahsedeyim. Ben şurada bahsettiğim setten çıkan Clarins Gentle Foaming Cleanser'ı kullanıyorum. Bu ürün Shea yağı içeriyor, yani nemlendirici etkiye sahip. Aynı zamanda köpüren bir temizleyici olduğu için bu cihazla mükemmel uyum sağlıyor. Peki siz ne tür bir temizleyici seçmelisiniz? Cevap, beraberinde bir soru daha getiriyor. Cildinizin neye ihtiyacı var? Bu soruyu, bu cihazın yüzünüzü kurutacağını düşünerek cevaplayın. Benim yüzümün neme ihtiyacı var. Bu yüzden nemlendirici özellikli bir temizleyici kullanıyorum. Sizin yüzünüz yağlı ve siyah nokta/akneye meyilli mi? O zaman akne karşıtı, yağ kontrolü sağlayan bir ürün kullanın. (Garnier'nin 3'ü bir arada temizleyicileri, Bioderma'nın ve La Roche Posay'in köpüren ürünleri gibi…) Bence jel ya da köpüren formüllü temizleyiciler kullanmak en iyisi ama Braun bu cihazın; sabun, temizleyici, temizleyici süt, jel ya da su ile de kullanılabileceğini söylüyor.

Dönüyorum temizleme işlemine. Metal başlığın altındaki tuşu sağa ya da sola kaydırdığımızda, cihaz ittiğiniz yönde çalışmaya başlıyor. Fırçanın tüyleri orta bir hızda, çember etrafında dönüyor. Braun Face'i yüzünüze değdirdiğinizde, öyle zorlayıcı, yıpratıcı bir etki hissetmiyorsunuz. Tüyler dönerken cihazı yüzünüzde 1-2 dakika kadar dairesel hareketlerde gezdirmeniz gerekiyor ve tabi ki göz çevrenize yaklaştırmamanız. Temizleme işlemi bittiğinde de fırçayı ve tabi ki yüzünüzü suyla durulamanız. 

Cihazı ilk kullandığımda neler düşündüm, onu da paylaşmak isterim.Öncelikle korktuğum gibi tahriş edici bir etkisi olmamasına rağmen, yüzümde ufak tefek kızarıklıklara yol açtığını farkettim. Bahsettiğim hassasiyet belirtileri birkaç saat içinde tamamen kayboldu. Daha ilk kullanımdan yüzümdeki kabarcıkları temizledi. Bu anlamda, en etkili bulduğum peelingden bile daha etkiliydi. Makyajımı temizledikten sonra kullandım ve buna rağmen fırçadan lavaboya turuncu bir su aktığını gördüm. Ben senelerce yüzümü temizledim diyerek kendimi kandırıyormuşum, yatağa makyajımla giriyormuşum meğer. Bir de ilk kullanım sonrası birkaç dakikalık bir kaşıntı hissi ve kuruluk olduğunu belirteyim. Kaşınma hissi sadece ilk kullanıma hastı ancak kuruluk, bu cihazın etkilerinden biri. Cildim artık kuru olmamasına, hatta son dönemde yağlıya dönük karma olmasına rağmen cihazı kullandıktan sonra yüzüm aşırı gerildi. Bu nedenle yüzümü kurular kurulamaz yoğun nemlendirme ihtiyacı hissettim.

Peki sonraki kullanımlarımda neler hissettim, nasıl bir sonuçla karşılaştım? Ben bu ürünü kullanmaya çok çabuk alıştım. Özellikle yüzümden akan o suyun rengini görünce, 'tamam' dedim, oldu bu iş. Şu ana kadar sadece 7 kez kullanmama rağmen gözlemlediklerim; Glam Glow'un bile etki etmediği siyah noktalarımda gözle görülür bir azalma olduğu, minik beyaz kabarcıkların ve yüzümdeki pütürlerin tamamen yok olduğu, yüzümün normalde olduğundan daha fazla nemlendirilmeye ihtiyaç duymaya başladığı ve suratımın gerçekten en pürüzsüz haline büründüğü oldu.

Şimdi, Instagram'da okuyucularımdan gelen birkaç soruyu da cevaplayayım diyorum.

1) Duşta kullanıma uygun mu? 

Cihazın üzerinde, temizleme başlığının duşta kullanıma uygun olduğu belirtilmiş ama ben cesaret edemedim. Hatta kulağıma saçma geldi. Sonuçta pille çalışan bir üründen bahsediyoruz. Siz de risk almayın ve duş öncesi kullanın derim ben.

2) Clarisonic mi, Braun Face mi?

Clarisonic ya da muadili bir cihaz kullanmadığım için bu karşılaştırmayı yapamıyorum ancak her iki cihaz da dönen tüylere sahip, aynı şeyleri vaat eden ve aynı şekilde kullanılan ürünler olduğu için ve Braun'un fiyatının daha uygun olduğu için bu ürün daha rahat tercih edilebilir. 

3) Göz çevresinde kullanılabilir mi?

Tabi ki hayır. Asla ve asla göz çevresine ve saç çizgisine değmemesi gerekir.

4) Günlük kullanıma uygun mudur? Sen ne sıklıkla kullanıyorsun? 

Kullanım kılavuzuna da baktım ama bu şekilde bir bilgiye ulaşamadım. O yüzden kendi fikrimi paylaşacağım. Bence en sık, 2 güne bir kullanmak en doğrusu. Ben başta gün aşırı kullandım fakat sonra yüzümün uygulama sonrası fazlaca yorulduğunu gözlemledim. Bu yüzden 3 güne bir kullanmaya karar verdim. Böylece kurumasını da minimuma indirgemiş oldum. İlla sık kullanmak istiyorum derseniz, cildiniz de çok hassas değilse 2 güne bir kullanabilirsiniz diye düşünüyorum.

5) Yüzü kurutuyor mu?

Evet ama şöyle söyleyeyim; cilt tipimi karmadan kuruya çevirecek kadar değil. Sadece uygulama sonrasında yüzünüz inanılmaz geriliyor ve yoğun bir nemlendirici uyguladığınızda teniniz normal haline dönüyor.

6) Sivilceli ciltlere uygun mu?

Bence hayır. Tüyler aşırı yavaş ya da hassas bir şekilde dönmüyor. Aktif sivilceleri patlatıp zedeleyebilecek cinsten bir başlık olduğunu düşünüyorum.

7) Siyah ya da beyaz noktalarda etkili mi?

Hem de nasıl. Hele siyah noktalar konusunda bu kadar etkili olacağını tahmin etmemiştim. Burnumdaki derin ötesi siyah noktayı artık kabullenmiş, onunla yaşamayı öğrenmiştim. Hatta arada kendisinin, ben ya da çil olup olamayacağını sorguluyordum fakat hiç beklemediğim bir şekilde Braun Face'i 3 ya da 4. kullanımımdan sonra kendisinin neredeyse kaybolduğunu söyleyebilirim. 

8) Uzun vadede cilde ne gibi etkileri olabilir?

Hiç bilmiyorum ki. Birlikte göreceğiz. 

9) 15 yaşındayım, cihazı kullanabilir miyim?

Kullanma kılavuzunda, ürünün 8 yaş ve üstü için uygun olduğu belirtilmiş ancak 8 de fazla küçük bir yaş değil mi? Cildin gereksinimlerine göre 15-16 yaşından itibaren kullanılabilir diye düşünüyorum. Yine de genç okuyucularım cilt doktorlarına danışmadan kullanmasınlar.

10) Cildi bu kadar derinlemesine temizlemek gerçekten iyi mi?

Bilemiyorum. Olmayabilir. Sonuçta cildimizi dış etkenlere karşı koruyan belli bir tabaka var ve sürekli eksfoliasyon vesaire yaparak o koruyucu katmanı zedeliyor olabiliriz. Bu sebepten her gün kullanmak hata olur diye düşünüyorum.

11) Clarisonic'in başlığının 3 ayda bir değişmesi gerekiyor. Braun Face'de de aynı şey geçerli mi?

Evet. Hatta sık kullanıma bağlı olarak temizleyici fırça başlığı daha erken yıpranırsa hiç beklemeden yenilemek gerekiyor. Ek başlıkları yine yetkili Braun satıcılarından alabiliyormuşuz. 

12) Hassas ciltlere uygun mu?

Braun, bu ürünün dermatolojik olarak test edildiğini ve hassas ciltlerin kullanımına uygun olduğunu belirtmiş. Ben de buna katılıyorum ancak yine de aşırı hassas ciltlere 'gidin alın, gözüm kapalı tavsiye ediyorum' diyemiyorum çünkü her cildin gösterebileceği reaksiyon çok farklı. Ben çok memnunum, olası bir alerjik reaksiyon durumunda da bu yazıyı güncelleyip, sosyal medya hesaplarımdan da bunu duyururum.

Şöyle bir toparlarsam; yüzümü derinlemesine temizleyen, beni makyajımdan tamamen arındıran, yüzümü epey kurutan, siyah nokta ve beyaz kabarcıklarımı temizleyen, pütür pütür olan burun kenarlarımı bile pürüzsüzleştiren bu cihazı çok sevdim. Epey uzun bir yazı oldu ama umuyorum ki kafanızdaki soru işaretlerini giderebilmişimdir. Sevgiler!

*Cihaz, Braun tarafından gönderilmiştir. Teşekkürler Braun!






Deneme 1-2. || Soğuk Tonlu Günlük Makyaj

$
0
0


Günaydın! Yeni birkaç ürün, deneyip memnun kalmadıklarım ve daimi favorilerimi harmanlayarak bir tek göz makyajı videosu çektim. Kullandığım tüm ürünlerin detaylı listesi ve tabi ki video aşağıda olacak. İnceleme yazısına ulaşmak istediğiniz bir ürün varsa da, blogumda sağ kısımdaki arama kutucuğunu kullanabilirsiniz. Sevgiler! <3




Kullanılan Ürünler

- Bobbi Brown Creamy Corrector Bisque
-MAC Pro Longwear Kapatıcı NW15
-MUA Romantic Efflorescence Palet *instagram.com/pellinioffical adresinden satın alabilirsiniz.
-Maybelline Master Precise Eyeliner
-Maybelline The Colossal Kajal Kalem
-MUFE Smokey Extravagant Maskara
-Beauty Blender
-Wet N Wild Creme Brulee Far
-Clinique Bottom Lash Maskara (Black Brown rengi)

(*) ile işaretlenen ürünler firma gönderisidir.






Viewing all 518 articles
Browse latest View live